istanbul kazan biz kepçe geziyoruz.. aklımıza gelen her mekanı tanımaya çaılışıyoruz.. gelelim bu gezmelerimin blogumla kesişim noktasına.. 3 büyük stadyumunda çevresini görme imkanı buldum.. ve semtin ruhunu anlamaya çalıştım.. ilk olarak mecidiyeköy'den başlamak istiyorum.. otoban kenarında bulunmasının ve zırr zırr diye geçen araçların seslerinden mi bilmiyorum ama stadın sarı-kırmızı olması dışında bana cim-bomu anlatan bir manzarayla karşılaşmadım.. önüme çıkan her adam için "bu kesin fanatik galatasaraylıdır" diyemedim.. sarı-kırmızı deyince ruhu okşanan biri olarak bu durum çok hoşuma gitmedi açıkcası.. bakalım cuma bursa maçında o ruhu yaşayabilcek miyim ali sami yen'de..
gelelim kadıköye.. ilk olarak her tarafın sarı-lacivert olmasını beklerdim.. artık insanlar iyice geçim derdine düşmüş ki önlerinden geçen beşiktaş atkılı bir gence laf bile atacak durumda değiller.. biraz hayal kırıklığı yaşattı bana fenerbahçe'nin mekanı.. ama yine de mecidiyeköye göre tartışmasız önde bu konuda..
şimdi sıra inönü'de.. şu meşhur çarşı.. allahım sanki orada insanların yaşama amacı karakartal.. adam bütün gelirimi beşiktaşa yatırıyorum dese vallahi inanıyorum.. buram buram kokuyor siyah beyaz her dükkanında.. aklıma elmişken söyleyeyim kim ne derse desin en güzel stad inönü.. isterse saracoğlu'nun yarı kapasiteli olsun.. ille de inönü.. gerçekten oraya çok yakışıyor.. fanatik bir galatasaraylı olarak benim izlenimlerim bunlar.. en çok eleştirdiğimin galatasaray olduğnu okursanız bu yazının içtenliğinden şüphe etmezsiniz..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder