"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

9 Ocak 2011 Pazar

Uzun vadede Barcelona modeli



FA Cup maçında Man City ile Leicester City maçını izledim. Daha ilk dakikada Leicester öne geçince bi yarım saat boyunca bir Anadolu takımı-3 büyük maçını izler gibi oldum. İlk yarı bitmeden City 2-1 öne geçti. Sonra Joe Hart'ın hediyesiyle maç 2-2 oldu ve öyle de bitti.

Bazı isimlere birazdan değineceğim ama bazı düşünceler var aklımda. Şöyle ki; maç, topa sahip olma oranı, isabetli pas sayısı, duran top sayısı vs. bakımından, örnek vereyim Galatasaray-Denizli maçı gibiydi. Ancak şut sayısı, pozisyon sayısı, şişirilen top sayısı ve topun daha oynandığı bölge bakımından bazı farklar var bizdeki oyun ile adadaki arasında. Sonradan saydığım kriterler bakımından beklenenin aksine şut sayısı, girdiği pozisyon sayısı, defanstan top şişirme sayısı bakımından Man City, Galatasaray'dan çok daha geride. (M.City ile Galatasaray ve Leicester ile Denizli, İngiltere ve Türkiye Lig'lerini temsilen sadece ikişer örnektir, GS ile M.City'i karşılaştırdığım falan yok elbette. Hele şu an..). Peki hangisinin oyunu daha efektif? Tabi ki Man City. Adamlar daha az şut deniyor, karşısında dan-dun oynamayan ve oyunu çirkinleştirmeyen bir rakip olmasına rağmen topa daha fazla sahip oluyor, stoperleri rakip ceza sahasında yüksek top beklemiyor, topu bazen kendi sahasında gezdiriyor ve böylece mantıklı hücum organizasyonu ihtimalini arttırıyor, girdiği pozisyon sayısı daha az ama fileleri bulma oranı ve mücadeleyi 90 dakikaya yaymaları bakımından Galatasaray'dan çok çok öte...

Bunun bir etkisi takım kimyasının oturmuş olması, ligdeki konumdan ötürü taraftarla olan ilişkilerinin iyi olması vs. ama bir diğer etkisinin de boy ortalaması olduğunu düşünmeye başladım.

Man City'nin bugünkü 11'inin kaleci ve savunmaya dönük 5 oyuncusunun boy ortalaması 190 cm. (Hart, Kolarov, Boateng, Lescott, Viera, Toure). Geri kalan 5 oyuncunun boy ortalaması ise 175 cm. (Wright-Phillips, Milner, Tevez, Johnson ve Jo). Jo haric 171 cm.

Bercelona'nın da Deportivo maçındaki hücum oyuncularının boy ortalaması da 171 cm. idi (Villa, Bojan, Iniesta, Messi, Pedro).

City maçına tekrar gelirsek,
Leicester'lı Souleymane Bamba hem defansta hem hücumda hava hava toplarında müthiş hakimdi. İzlenmeli dicem ama nasıl izlicez ki rövanştan başka.

James Milner, Theo Walcott'u kesip milli takıma çağırıldığı için antipatik gelmeye başlamıştı ama bu sezonki performansı çok iyi. Bu maç enfes driblingleri vardı.

Patrick Viera, 35 yaşında, bu sezon sonunda futbolu bırakacak galiba. Yolun sonu diyor. Ama sahanın en çok koşan, en çok mücadele eden 3 futbolcusundan briydi. Bizim ligde oynayan yaşıtlarına bakıyorum da, ne kadar oynasam ne kadar kazansam kar, sonra da yurtdışına gidip askerlikten yırtarım ayakları. Oynarken de abi olduklarından olumsuz hareket yapma ve mücadele etmeme hakları sonsuz. pefff..

Leicester'ın Japon orta sahası Yuki Abe birkaç pozisyonda De Jong'un bileklerine çalıştı. İçimin yağları eridi.

Joe Hart bana şu ana kadar hiç güven vermedi. 38'lik James'in fiziği halen bu adamınkinden elverişli kaleciliğe.

Jo bu maçta Türkiye'de ıslıklandığı gibi bir oyun oynadı.. "Adam Premier Lig'de kafaya oynayan takımın as oyuncusu bizim ligin geçen seneki 3.'sü Galatasaray'dan kovuldu." zihniyeti olur şimdi. Bizde hep kapanan takımlara karşı oynamak zorundaydı, sırtı dönük oynayamıyor işte. Gerçi bizde lanse edildiğinden çok daha iyi oynadı bence ama, beklenti ve bakış açısı meselesi, neyse...



Şu son zamanlarda herkesin ağzına bir "Barcelona modeli" modasıdır gidiyor. Yok Barcelona'yı örnek alıyoruz, yok onlar gibi 4-3-3 oynamak istiyoruz, yok Trabzon ve Bursa Barcelona gibiymiş, yok 3 büyükler "uzun vadede" Barcelona gibi planlar yapıyormuş vs. Altyapı sıfır, yeni transferler paso fiyasko, mentalite desen zaten hep medya ve taraftar korkusuyla gündelik... Komiğiz işte. Arsenal, Bayern Munchen bile değil siz önce Ajax'ı, Dortmund'u, Valencia'yı, örnek alın. Çok kalkık g.tümüz, onları sallamayız bile ama bu kafayla Barcelona'nın taşak kılı bile olamayız.

eyvallah

1 yorum:

sekobarbital dedi ki...

güzel yazı. de jong tekmelenmeyi hakediyor be uğur