"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

9 Ocak 2011 Pazar

Futbol Tribünü - Basketbol Tribünü



GSCC - Olin Edirne maçının son çeyreğine yetişebildim. Maç hakkında hiç bir şey yazamayacağım o yüzden. Aslında televizyonu ilk açtığımda beklediğimden çok daha fazla bir seyirci desteği vardı Galatasaray lehine. Giden, bağıran herkesin eline, ağzına sağlık. Zaten takımın ligde bu durumda olmasında da en büyük pay yine taraftarın.

Ancak bir şey var ki, şaşırmamak, kızmamak elde değil. Bu futbol takımı maçlarında da çok oldu. Taraftar çok iyi geitirdiği maçın sonunda öyle ahmakça hareket ediyor ki, bazı maçların gitmesine, bazı maçların da gelebilecekken gelmemesine sebep oluyor, işte Olin Edirne maçı gibi.

Ya tamam, çok desteklediniz, çok iyisiniz, eyvallah fedakarlık yaptınız, ama son 2 dakika, takım 10 sayı geride. Maç döner mi? Dönme ihtimali var. Sahadaki oyuncular halen savaşırken, maçı çevirme inancına sahipken, "başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter." nedir abi? Basketboldan anlamayan adamlar niye basketbol tribünü yönetiyor? Kendi emeklerine de yazık. Eminim maç boyu çok iyi destek olmuşlardır, ama en çok ihtiyaç olduğu son dakikalarda susunca, "yenildik ama olsun" havasına girince her şey boşa gidiyor işte.

Futbol takımı bu yüzden özellikle geçen sene çok maç verdi elinden, çok maç kaçırdı. Hatırlayın son 10 dakikaya 1 farkla önde girip kaç maçı berabere bitirdik. "nevizade geceleri" bence tribün tarihimizin en güzel bestelerinden biridir. Canım sıkılınca bile halen söylerim kendi kendime. Ama takımı ateşleyici, direnç arttırıcı bir beste mi, son kritik dakikalarda söylenir mi? Hayır işte. Hayır.

Lütfen birisi uyansın ve şu konuda bir şeyler yapılsın.

Hiç yorum yok: