"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

14 Mayıs 2009 Perşembe

büyürken küçülmek

sen gel şampiyonligi çeyrek finalinden türkiye kupasında mutluluk ara.. bu resmen büyürken küçülmektir..aziz yıldırım ın son bir senedeki takım üzerine hamlelerinin tek cümleyle özeti.. galatasaray ın estiği yıllara denk gelmişti ilk başkanlık yılları.. yılmadı.. birer ikişer yıldız adaylarını takıma mmonte ederken yanlış yaptığı belkide lorant denen adamı göreve getirmesiydi.. galatasaray modeli kurmak istedi.. ümit milli takımı topladı.. o yıllarda tuncay, serhat,mahmut hanefi, volkan demirel ve selçuk kazandırıldı takıma.. geriye kalanlar malum.. hiç üstüne koyamadılar.. almaktansa yetiştirmek önemliydi aslolan.. daum ile çıkışa geçtiler, appiah, anelka, alex, nobre gibi isimler vardı artık kadroda.. şampiyon oldular 2 sene üst üste fakat son maçta kayseriyi dörtleyen galayatasaray denizlide tekleyen fenerbahçenin önünde şampiyon oldu.. aziz yıldırım bu dramatik şampiyonluğu medyatik yansımasının önüne geçmek için istifa etti.. sonra daum da rahatsızlığını bahane ederek gitti.. takımdaki brezilyalıların çok olmasından dolayı olsa gerek 3-5 milli takım kariyeri olan büyük futbolcu zico getirildi başa.. ilk senesinde şampiyon yaptı takımını.. ikinci senesinde ise ligi 2. bitirdiler ama CL çeyrek finalde kılpayı yenildikleri chealse kupayı penaltılarla kaybedecekti.. 2.liği başarısızlık kabul edip zicoyla sözleşme imzalamadılar..

buraya kadar özetle geçtiğim her sezonda fenerbahçenin bir ve tek amacı vardı.. şampiyon olmak.. lorant sezonu bile böle başlamıştı.. 

ama ne olduysa bu sezon başında oldu.. kezman kiralandı, ispanya gol karlı guiza alındı onlarca milyona ve takımın başına 70 yaşındaki şampiyon ispanya nın hocası aragones getirildi.. takımdan aurelio gitti.. emre ve josico geldi.. her boşluk aslında layıkıyla doldurulmaya çalışılmıştı çalışılmasına ama yolunda gitmeyen ters bişeyler vardı..

brezilyalılar zico nun gönderilme biçimine alınmış görünüyorlardı.. hatta kendi internet sitelerinden aragenes i eleştirecek kadar ileriye götürdüler.. carlos un hırsı kalmamış, alex ise yürüyerek oynamaktan emekleme moduna geçmişti.. deivid, vederson ağır sakatlıklardan çıktıktan sonra bu konudaki yerlerini edu ya bıraktılar.. guiza çalışkan ama bir o kladar da yalnızlığın eleştirisini yedi.. tek forvet oynayamacağını ilk maçta bütün türkiye anlarken alex i oynatmnak adına arogenes farketmek istememişti.. geçen senenin yıldızları uğur boral ve colin kazım sıradanlaşmış, emre belözoğlu ise durmadan sakatlanıyordu..

bütün bunlar anadolu takımlarına kaybedilecek puanlar anlamına geldi ve fenerbahce bi ara beşiktaştan 5 puan öndeyken şimdi 8 puan geriye düştü.. 

bırakın şampiyonlar ligine katılmayı, bu durumu le bi noktaya getirdiler ki nerdeyse ciddi anlamda hiçbir önemi kalmamış türkiye kupasını kazanmayı sezonun amacıymış gibi lanse etmeye çalıştılar.. kaznırsak tarihe geçeriz diye mutlu olmaya hazırlardı..

kupanın laneti midir, bobo mu holosko mudur bilmiyorum ama yine kazanamadılar.. stoper gökhan gönül ün balonu patlar, genç babacan ise bu denli stresli bir maçta heba edilir..

sen gel şampiyonligi çeyrek finalinden türkiye kupasında mutluluk ara.. bu resmen büyürken küçülmektir..

Hiç yorum yok: