"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928
12 Ağustos 2010 Perşembe
Transfer Politikaları Planlı mı?
Ligimizdeki büyük takımların transfer yollarında izlediği politikalar yıllık değişmeler sergilemekte, daha doğrusu sponsor güdümünde oldukları için değişmek zorunda bırakılmıştır. Galatasaray 2000'lere kadar ki dönemde kariyerli özellikle Yugoslav , Alman ve Romen futbolcular transfer etse de, klubü sıçrama tahtası olarak kullanmış Kosecki , İlie, Filipescu gibi oyuncular da transfer ederdi.
Gel zaman git zaman UEFA şampiyonluğu sonrası özellikle 2.Terim döneminin saçmasapan transferlerini saymazsak yıllar ilerledikçe, TV ve sponsor gelirleri arttıkça ne Galatasaray yönetiminin ne de taraftarının adı bilinmedik oyuncu transferi yapılmasına tahammüllü kalmadı. Özellikle 21 yy ilk on yılının ikinci yarımında Baros, Keita, Elano, Lincoln, Linderoth, Leo Franco, Meira, Kewell ve Nonda ile artık gelecek oyuncuların belirli bir standartın ve kariyerin üzerinde olması şartı klüp anayasasına girmiş olacak ki, transfer edilen Pino'yu beğenemedik. Arda'yı hala genç kabul eden ve üzerine koyacağına ve Dünya futbolunda bir yere geleceğine inanan zihniyet nedense ondan ay da olsa daha küçük ve oynadığı bir-iki maçta bile potansiyeli hakkında ipuçları verebilen bir adamı kucaklamak yerine eleştirebilmiştir. Oysa bu takım kalite, tecrübe ile gençliğin harmanlandığı yıllarda 4 sene üst üste şampiyon olmuş kupalara kupa eklememiş miydi. Hagi, Taffarel, Popescu, Hakan Şükür'lerin yanında Emreler Şaşlar yeşermemiş miydi.
Neyse ki özellikle Fenerbahçe ve Galatasaray bu yanlışlarından az da olsa dönmüş duruma geldiler ve Stoch, Dia ve Pino gibi gelecek vadeden isimlere yöneldiler. Yaptıkları için yanlış demek belki yanlış olacak:) ama bu işin süperstar transfer etme ile olmayacağını özellikle son 3 sene bize belletti. Roberto Carlos şampiyonluk göremeden memleketine kaçarken, İspanya gol kralının hali içler acısı değil miydi? Biri bedavaya gitti, diğeri takım bulamadı.
Bu gençler gerçi çok da az meblağlara gelmediler ama yeni bir Ribery yaratılabilir mi merakı bile heyecan yaratmaya yetmez mi? Batdal, Musa, Emre Çolak ta en az bu isimler kadar potansiyel taşıyor, unutmadan belirtelim. Belki forma satışı için yapılmış transferlerden ekonomik anlamda daha fazla yararlı olabilirler sonuç olarak.
Ama yine de Bojinov kumaşını kanıtlamış bir isim yarın Fenerbahçe ile Galatasaray'a gelse, ki hala çok genç, yok sakattı gittiği takımlarda tutunamadı gibi eleştirilerden kendini alamayacaktır. Ama 20'nin üzerinde gol atması karşısında tekrar mega takımların potasına gireceği gerçeğini de unutmamalıyız..
Son söz alacaksanız ne kadar kötü performans sergilerse sergilesin sattığınızda para edecek oyuncular alın (Keita,Elano , Baros ve Meira gibi) ve bu gençleri aralarına serpiştirin. Çünkü birçok süperstarlı takım olgusunun tutmadığını geçen sene Galatasaray'da gördük. Baroni, Guiza ve Andre Santos gibi oyuncular gibi taliplisi olmayan, bir çırpıda satamayacağınız oyuncular almanız ise taraftarınızda sivilceden başka birşey çıkartmaz. Ki bunun anlamış Yıldırım yönetimi bile potansiyele doğru yönelim gösterdiler.
Bakalım Gutili, Querasmalı, Hilbertli, Tabatalı, Delgadolu Beşiktaşta elde bir Necip'i sayabiliriz oynatılırsa. Genç Bobo 25 Holosko ise artık 26 yaşında taliplileri var mı? yok, bir çırpıda satılabilirler mi? hayır. Bakalım onlar yanlışlarından ne zaman dönecekler. Klübün Demirören'e borcu 100 milyon eurolara ulaşmış olması şovun görünmeyen mastürbasyon sonrası tiksintiden başka birşey değil.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder