"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

27 Ağustos 2010 Cuma

Ne felaketi yahu!




"Riva'dan elde edilecek gelirlerle Galatasaray Sportif A.Ş. ile Futbol A.Ş’yi birleştireceğiz. Borçları ödeyeceğiz ve Florya’daki üst kullanım hakkı bize ait olan arazinin tapusunu almaya çalışacağız. Ama asla bu parayla transfer yapmayacağız.” Bu sözler 23 Mart 2008'de başkan seçildiği gün oy verme işleminden hemen öncesinde Adnan Polat'a ait.
Adnan Polat'ın zaten başkan olmadan önce de aklındaki en önemli maddeler, Riva, Seyrantepe, Sportif ve Futbol AŞ birleşmesi - borçların kapatılması idi. Futbol takımının kötü gidişine rağmen gündeminde yine bunların olması ise, kötü tabi. Yani, tamam bu konularda yaptıkların çok önemli ve güzel, ama sendin sayın başkan futbol takımını yeniden Avrupa'da kupa kaldıracak düzeye getireceğim diyen. Basın futbol takımını sorarken de, Riva'yı değerlendireceğiz, borçları azaltıyoruz, Seyrantepe, gak-guk dersen gülerler. Sonra da kalkıp felaket tellallığı yapmayın dersin. Şimdi de, 5 sene içinde Avrupa'da kupa almak istiyoruz demiştim, daha 2 sene oldu, Rijkaard'ın arkasındayız, başaracağız, falan dersen de gülerler başkanım. Tamam, istifalara gerekli açıklamayı yaptın. Tatmin edici. Ama, futbol takımıyla ilgili halen, transfer yapacağız vs. falan demeyin lütfen. Yemezler artık. Bu arada, bana kalırsa hem erkek hem kadın (bayan?) basketbol takımları bu sene çok iddialıyken, voleybol takımları da basketbol kadar olmasa da yine fena degilken, amatör branşlarda halen durum iyiyken, sadece futbol takımının kötü gidişatından başkan sorumlu tutulmamalı. Sorumlulardan birisi olabilir, tartışılır.

Neyse...
Dünkü maçtan sonra kurban aramak isteyecektir herkes. Suçlu bulmak ve ona yüklenmek kolaydır. Rijkaard gitsin, yönetim istifa, Arda Allah belanı versin, sağlık ekibini keselim, kaleciler ölsün, tribün dağılsın vs. Fakat ortada geçiştirilemeyecek kadar büyük sorun(lar) olduğu bir gerçek. Belki bunların hepsiyle ilgili ufak tefek de olsa sorunlar var. Tribün, yönetim, futbolcular kendi aralarında, teknik heyet...


Şu an en büyük sorun ise; sorunun nerde olduğunu kimse bilmiyor, kulübün içindekiler dahil. Transfermiş, sakatlıkmış, hakemmiş, yönetimmiş, taraftarmış, takım yetersizmiş... Hepsinin bu gidişatta payı var elbet. Fakat geçici bunlar.. Hadi 2 hafta sonra Misimovic geldi, salladı 2 tane, aldı maçı götürdü, Sami Yen'de 4 attık, rakipler de kaybetti , oooh. Noldu? Herkes neşeli, mutlu, 3'lüler yıkıyor Mecidiyeköy'ü. Keyifler gıcır. Mı acaba?





Sahada, üzerindeki parçalı formanın sadece takım arkadaşlarını rakip oyuncudan ayırmaya yönelik bir araç olmadığını, onun ayırma yeleğinden bir farkı olduğunu, hakem son düdüğü çalmadan maçın bitmeyeceğini, Galatasaray'ın olduğu her yerde umut olduğunu, ciddiyeti kaybedince takımın onurunu kaybedeceğini, Galatasaray yenilince kaç bin kişinin kaç gün uykusuz kalacağını, kimsenin Galatasaray'dan büyük olamayacağını vs. unutmuş bir insan grubu varken ben ne kadar kandırabilirim ki kendimi?

90. dakikada turu getirdiğini zannettiğin golü attığın kaleye ilk kez gitmişsin. Bunu tanrı istemiş, adamın ayağı kaymış. Onbinlerce insanın duası o dakikada tutmuş yani. Rakibin 90 dakikadır yaptığı defansı sen 4 dakika yapacak fiziğe, tekniğe, yüreğe sahip değilsen, senin 90 dakikada kuramadığın baskıyı rakip 10 kişiyle 2 dakikada kurup sana gol atıyorsa ve bu golün seni Avrupa'dan daha eylül gelmeden eleyeceğinin farkındayken, kaç senedir Şampiyonlar Ligi kurasını iç çekerek izleyen, meşhur şarkısını duymaya artık dayanamayan onca insanın Uefa'dan bile elenince neler yaşayacağını "umursamazsan" o takımda ne işin olduğunu sorgulayacaksın. Tabi, bulamayacaksın paradan başka bir sebep. İşte o da senin karakterindir.

İsim vermek doğru değil bence. İstekli olup da yetersiz olan, kapasitesi belli oyuncular da var. Takım arkadaşıyla arkadaş olmayan da var. Suçun teknik direktöre veya yönetime atılacağını düşünen de var.

Benim düşüncem Galatasaray, bir şekilde sorunu bulup aşacaktır. Çıkacaktır bu durumdan. Evet, epey zor bu. Belki önümüzdeki sene de olmaz bu, fakat olacaktır. Bu süreçte futbol takımının ihtiyacı olan tek şey var. Frank Rijkaard... Ona inanmayan varsa ve o, suçlulardan biri olarak görülürse, o zaman durum vahim işte.

Hiç yorum yok: