"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

29 Eylül 2010 Çarşamba

Beşi bir yerde

Helal olsun demekten başka söylenecek birşey yok. Bu performansından sonra daha sık Şampiyonlar Ligi'nde görev alacağını düşünüyorum. Sadece Barcelona'nın kazanmaması ABİLERİN canını sıkmış olabilir o kadar, ama karşılarında topa sadece %24 oranında sahip olan ama İntervari defans yapan bir takım vardı. 2 penaltı da doğru karar, avantaj uygulamaları yerinde, kartlar doğru. Yan hakem kararları muhteşem, kale arkası hakem kararları tamamen yerinde. Daha önce Avrupa Ligi yarı final maçı yönetmişliği de vardır bu ekibin. Bu arada Manisasporlu eski kaleci Bülent Ataman'a da buradan selam olsun, sen bu adamın boğazını sıktığın gün kariyer basamaklarını hızla inerken, diğeri yakında Dünya Kupasına gidecek benden sölemesi.


Bravo Cüneyt Çakır

Bravo Bahattin Duran

Bravo Trık Ongun

Bravo Tolga Özkalfa

Bravo Fırat Aydınus

28 Eylül 2010 Salı

Bakış Açımız



- İBB maçından sonra Abdullah Avcı için, "Galatasaray'a yattı yine." demek,

- Adnan Polat'ın tek rakibimiz Fenerbahçe diyerek, önceden Fenerbahçe için uyguladığı psikolojik savaşı bu sefer aslında daha ciddi rakip olarak gördüğü Beşiktaş için yapması; hatta Kasımpaşa maçı için ASY'i vermesi,

- İkitelli'ye gitmekten Adnan Polat sayesinde kurtulduklarını unutan Fenerbahçe taraftar grubunun kulaklarımızı çınlatması,

- Volkan Demirel ile İbrahim Toraman ve bazı Beşiktaş yöneticileri arasındaki amaçsız sataşmalar,

- Schuster ve Rijkaard gibi zihinsel değerlerin halen bizlerce acımasızca eleştirilmesi,

vs.

Futbolun komplo teorilerinden ibaret olmadığını, futbolun güzelliklerini ve eğlence kısmını görebilmeyi, bazı güzellikleri de ülkemizdeyken farkedebilmeyi; yani yanımızdaki insanın gelişmesine, güzel bir şeyler yapmasına, çirkin kulplar takıp saçmalayarak eleştireceğimize, bize de ilham vermesi gerektiğini öğrenebilmeliyiz artık.

Mehmet Demirkol'un çok güzel bir yazısı var..

- Fotoğrafı sadece çok sevdiğim için koydum. Aslında konu ile de alakasız sayılmaz.

Arıkan, Hakan

"Büyük kaleciler hata yapar. Ben de büyük kaleciyim."




Hayır, sadece çok yeteneklisin..

Baros, Milan



- Yetenek
- Sürat
- Senkron
- Kuvvet
- Azim
- İnanç
- Alçakgönüllülük

ve...



- Şanssızlık...

23 Eylül 2010 Perşembe

Ayak Altında Dolaşma


Geçenlerde İbrahimoviç'in Milanlı genç oyuncuya arkadan durduk yere tekme atışı ve sonra ben starım der gibi Ronaldinho ile şakalaşması bu herfilere bakış açımı çok değiştirdi. Bir de brezilya'da Santos'ta Neymar denen yavşak var. 18 lik velet hoca kovdurtuyor. O yüzden bu foto çok ama çok hoşuma gitti. Birçok blog yayınladı bu fotoyu ama ben de birkaç kelam etmek istedim. Real Madrid'in süperstarı neyazık ki sen değilsin Ronaldo, gün gelir seni de ipleyen olmaz.

Raul'un gol orucu

Schalke günlerinde 6 maçta daha golle tanışamadı Raul Gonzalez. Huntelaar geçen haftadan sonra bu haftayı da boş geçmedi ve takımını kabustan uyandırdı. Rakitic gibi bir virtüöz ve Huntelaar gibi bir partnerin yanında bakalım Raul daha kaç maç gol atamayacak. Diğer yandan Diego ile Dzeko ve özgüvenini kaybetmiş Garfite gol atmaya başlamış durumdalar. Seri A dan sonra bu sene Bundesliga'da sanırım çok zevkli maçlara sahne olacak.

The Asistman


Nuri Şahin yine dün 3 asist yapmış. Takımında ve kiralandığı dönemde Feyenord günlerinde 17 yaşından beri düzenli oynayan, Bundesliga'ya kendini kabul ettirmiş bu genç yeteneği nedense Milli Takıma bir türlü monte edemedik. Bir Hamit ısrarımız var sürdü gidiyor. Hamit düz bir oyuncu, yaratıcılığı zayıf. Kanatta ya da ortasahaya oyunkurucu olmamak şartıyla tabi ki değerlendirilebilir. Demek istediğim Hamit'ten bir Alex yaratma isteği çok ama çok yanlış. Belçika maçında canlı izlediğim Hamit'in oyun kurayım derken kaptırdığı toplarla çok atak yedik. Sadece şut özelliğinden bile banko oynatılabilecek Hamit'e ekstra misyon yüklenmemeli, 10 numaralı forma Keş Tuncay'dan alınıp ülkesini seçen yetenekli "Nuri Şahin'e" teslim edilmeli. Üzerinde durulmalı. Arda, Nuri, Necip, Volkan Şen, Sercan ve yine de Batuhan'lı Milli Takım gelecek 10 seneye damgasını vuracak inanıyorum. Bırakın artık takımında 5-10 dk oynamayan adamları Millli Takıma çağırmayı. Auirelio, Tuncay, Nihat, Selçuk gibi adamlara teşekkür edilip bir an önce yapılanma süreci başlatılmalı. 10 dakika da olsa Belçika maçında şans verilen Selçuk'tan her açıdan üstün bir oyuncudur Nuri Şahin. Bizden ufak bir hatırlatma.

18 Eylül 2010 Cumartesi

Nurcan'a 3 M euro verecek yürek??


3.takım dediğiniz ABD takımında adamların %90'ı takımlarında ilk 5, diğer %10 ise 6.adam. NBA finallerinin en değerli oyuncusu seçilmiş Billups ve en genç sayı kralı Durant'ın görmezden gelinmesi, ligin en iyi pasör uzunlarından Kevin Love, Lamar Odom ve Iguodala'ın yok sayılması anlaşılmaz bir spor bakışı. İlk iki isim dışındakiler süperstar değil haklısınız ama sizin en yıldızınızdan daha yıldız oldukları da kesin. Bu adamlardan en aza oynayanları yıllık en az 3-5 Milyon dolar alıyor. Ama Dünya Şampiyonasından aldıkları prim ise 25 bin dolar. Adamların bir gecede bıraktığı disko parası ya da valeye verdikleri bahşiş. Heriflerden gık yok. Diğer yandan Sırp Krstiç keşke Türk olsaydım diyor. Kanun kitap belli. Zaten bu doğrultuda cumhuriyet altınları veriliyor. Bu 28 trilyon da nerden çıktı. Basketbol bu kadar taraftar geliri ve reklam geliri olan bir spor değil kimse kusura bakmasın. Hedo'nun gazına verildiyse bu para Türk ekonomisi çökmesin de ne çöksün. Memura %5 zam vermek için aylarca pazarlık yapan hükümet 5-10 fabrika parasını nasıl tek kalemde verebiliyor. Burada bir Dünya ikinciliğinden bahsediyoruz. Öyle Türk spor tarihinin en başarılı olayı falan değil. Büyük başarı olmaka beraber hükümetin reklamı haline getirilmiş, sanki Başbakanın attığı sayılarla kazanılmış bir başarı haline getrilmeye çalışılıyor. Buna tepki koyan yuhhlama hakkı olan demokratik insanlar ise kameralarla tespit edilmeye çalışılıyor. Benim tepkim buna. Yunanistan ve İspanya'nın zamanında daha iyi Amerika kadrolarını yendiklerini düşünürsek sizin küçük gördüğünüz tarihin en kötü takımına bile ezildik. Benim tepkim buna.Senin Mehmet Okur (-ki hiç bir zaman bir Gasol veya Nowitzki kadar milli takım oyuncusu olamamıştır) dışında eksiğin yok, tam kadrosun, Ginobili, Calderon, Lavrinovic kardeşler, Tony Parker, Kirilenko, Gasol, Nowitzki gibi adamların olmadığı milli takımlara karşı mücadele ediyorsun. Kendi ülkende 2.oluyorsun. Toplasanız basketbol ile anılan ülke sayısı zaten turnuvaya katılan ülke sayısı kadar. Bunlara Ürdün, Angola dahil. Ama iyi olduğumuz ya da olmaya çalıştığımız Dünya 60.cısı Letonya'ya elendiğimiz günleri hatırlayın. Yani bu başarı Futboldaki Dünya 3.lüğü ya da Avrupa 3.lüğü kadar değerli değildir. O zaman ben de soruyorum "Rekortmen Dünya Şampiyonu Nurcan Taylan'a 3 milyon dolar verebilecek yüreğiniz var mı?"

İsimleri Yaşatılsın



Gökhan Yavuz ve Raşit Ek'in isimleri
Aslantepe'de yaşatılsın!
"... İki emekçi Gökhan Yavuz ve Raşit Ek için isimlerinin bir kapıya yada bir tribüne verilmesini, yada kendilerini ve tüm emekçileri temsil edecek bir anıt hazırlanmasını talep ediyoruz. Aynı talebi bizlerle paylaşan herkesin, bu metnin altına imza atarak, bunu göstermesini arzuluyoruz. Bu iki işçinin hayatına saygı gösteren herkesi, bu metnin altına imza atmaya çağırıyoruz."

isimleriyasatilsin.com

17 Eylül 2010 Cuma

Kontrol



Dün Beşiktaş maçının golsüz bitmeyeceği ihtimali çok yüksek değildi aslında. İyi kapanan bir rakip, iyi bir de kaleci vardı Beşiktaş'ın karşısında. Fakat ne Zapo 10 numaralığa soyundu, ne şişirme bir top atıldı, ne de oyuna saçma sapan top sokan Hakan ıslıklandı vs. Herkes maçın başından beri yapması gereken neyse onu yaptı, öyle yapmaya devam ettikleri sürece golün bir şekilde geleceğini biliyorlardı, kontrol onlardaydı. Teknik adamlarını anlamak istiyor adamlar.

Galatasaray'da benzer durumlarda karşılaşılan manzara şu; Servet top sürerek rakip sahayı dikine kat etmeye çalışır, verkaça girer, olmadı şişirir rakip kalecinin veya stoperlerin göbeğine ya da takım enine yavaş paslarla bir şeyler saçmalar tribünlerin ıslıkları arasında. Çünkü kimsede profesyonel mentalite yok, kontrolü kaybediyor takım. Herkes kendini aşmaya çalışıyor, taktiği ve teknik direktörü sallamamaya başlıyor. Zamanında bu mantıkla şansla, baskıyla son dakika golleriyle çok maç kazandı Galatasaray; ama, artık zayıf takımları açacak gücü ve o baskıyı yaratmaya tahammülü olan bir taraftarı yok. Tabi eli ayağına dolaşmayan, maçı bırakmayan, hızla dikine ama sakin oynayan oyuncuları da...

Geçen sene son haftalara doğru Galatasaray'ın Sivasspor ile 1-1 berabere kalmasından sonra Rijkaard'ın anlatmaya çalştığı benzerdi. Tabi tercüman yine şov yapıp sözleri; "Kalan haftalarda daha sakin ve kontrollü oynamamız gerekiyor. Öndeyken taç atmaya koşarak gidiyor oyuncular." olarak çevirmişti. Halbuki Rijkaard'ın söylediklerinin tam karşılığı şuydu: "Öndeyken, vakit ilerledikçe güvenimizin artması, sakin kalmamız ve rakibin direncini düşürmemiz gerekiyor. Oyunu soğutup kontrol altına almamız gerekiyor. Ancak bunu yapamıyoruz."



Zaten adamı bir anlayabilsek... Onu sadece tercüman anlıyor, o da yanlış anlıyor be abi.

13 Eylül 2010 Pazartesi

İki Emekçi


Seyrantepe'ye isimlerini verin
Gökhan Yavuz 30 yaşındaydı, Raşit Ek ise 20. Bayram günü öldüler. G.Saray’ın stadı için öldüler. G.Saray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
GÖKHAN Yavuz 30 yaşındaydı. Raşit Ek 20 yaşındaydı.Bir bayram günü, akşam üzeri, Galatasaray’ın Seyrantepe’deki yeni stadı için kanalizasyon kazısı yaparken öldüler. Bayram günü öldüler. Galatasaray’ın stadı için öldüler.
Gökhan ve Raşit, Galatasaray nice bayramlar yaşasın diye, bir bayram günü öldüler. Galatasaray’ın boynunun borcudur bu iki işçi kardeşin adlarını yaşatmak.
Haber ulaştığında içim daraldı, ruhum karardı.
Zayiat olmasınlar
Twitter’a not düştüm “Adları keşke yeni stadın iki kapısına verilse. Gücümüz yeter mi, deneyelim mi?”Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı, Karşıyakalısı... Takım tutanı tutmayanı “Deneyelim, yanındayız” dedi... Deniz Ülke Arıboğan, Ali Atıf Bir, Bülent Timurlenk, Bener Onar gibi eli medyada kalem tutanı, spor seveni ve sevmeyeni “Yürü” dediler. Gökhan Yavuz ve Raşit Ek bir bayram günü, kanalizasyon kazısı yaparken Galatasaray’ın yeni stadı için öldüler. Büyük inşaatlar için normal kabul edilen zayiat olarak, bir küçük haber haber olarak düşmesinler tarih toprağına.
İsimleri iki kapıya verilsin.
Mutlulukla analım
Mutlulukta, kederde analım iki kardeşimizi. Zor mudur?
Yetki mi gerekir?
İkna mı gerekir?
Kampanya mı gerekir?
Öldü arkadaşlar bir kanalizasyon kazısında; vicdan gerekir. Haydi Galatasaray, yaşat adlarını, üzme bizi...
Raşit 20 yaşındaydı, Gökhan 30...
Bir bayram günü öldüler.
Daha lafa gerek var mı? / KANAT ATKAYA

Senin Gibi Cimbomlu



Taçsız kral Metin Oktay'ın ölümünün 19. yılında takım Ali Sami Yen'de bu akşam. Yeni transferler, beklentiler, taraftarla bütünleşme, Metin Oktay için müthiş bir anma olayı... Galatasaraylılık ruhunun tekrardan Mecidiyeköy'de kokusunu hissettireceği bir akşam olacak. Parçalı formanın anlamı tekrar anlatılacak, anlaşılacak.

O zaman birisi çıkıp, oyuncuların bugün neden parçalı forma giymeyeceğini anlatsın.

Gurur



Maç günü İzmir'den Zonguldak'a doğru yola çıktık arkadaşımla. Maçı yol ve hava muhalefeti yüzünden evde izleyemeyecektik. Ereğli'de izlemek istedik. Maçı yayımlamaya tenezzül etmeyen ve sayelerinde ilk periyodu izleyemediğimiz umursamaz mekan sahiplerine, canlı müzikle coşan maçtan habersiz Ereğli halkına, maçı küçük bir televizyondan izlediğimiz çay bahçesinde maçı izlemeyip okey oynayan gençlere şaştık, yorum yapamadık.

?!£$ Kevin Durant ?=}!!**+-

Semih'in zamanlama hatasından sonra faul atışını tipledikten sonra Semih'in suratına kahkaha atan Odom'a lanet olsun.

[#$ Şahan'ın gözlükleri""\}]

Ersan'dan daha özgüvenli oynamasını beklerdim.

Dünkü oyunumuzdan ötürü kimse kızmamalı devlere, teknik değerlendirme yapmak veya Semih'in savunmasından, Ersan'ın hücumundan, takımca acele ve zorlama atışlardan vs. bahsetmek de olmaz, ama üzülmemek elde değil. Amerika bizden çok çok iyi olduğu için değil, biz kötü oynadığımız, kendimiz gibi oynadığımız için yenildik. İkinciliğe sevinmedim ben. Doğruları yapıp, kontrolü kaybetmeden Türkiye gibi oynasaydık farklı olurdu. Şu an herkes ikinciliği kutlamakla meşgul, ki haklıdırlar; büyük başarı, tarihimizde ilk, ancak dünya şampiyonu olabilirdik gayet.

Ellerine sağlık dev yüreklilerin.

12 Eylül 2010 Pazar

Var mı Yan Bakan?





"...I wish the best for Turkish team." Dusan Ivkovic'in maç sonrasında kendilerinin hakkettiğini söylediği röportajdaki son cümle. Antony Hopkins kılıklı bu adamı hiç sevmedim zaten. Onunla birlikte çok sevdiğim Milos Teodosiç'e de kapak olsun.

Fİnalde Amerika değil, diğer tüm takımlardan karma yapıp gelseler şansları olmaz artık.

11 Eylül 2010 Cumartesi

Yok Artık Lebron James


Chris Bosh denen adam yanlış hatırlamıyorsam 2.08, Lebron ise 2.03. Peki bu fotoya ne demeli. Lebron birkaç Cleveland'lı asi yutup Miami'ye gelmiş olabilir ? Yoksa kameraya yakın olması bizi yanıltıyor olabilir mi? Kollara bak manda yavrusu mübarek.

Mimikleri ile Kendilerini Ele Verenler


Dün Bursa-Eskişehir maçını izlerken bu postu yazmaya karar vermiştim ama fanatik.com.tr de bu videoyu izlemem ise bu yazının tuzu biberi oldu.

Volkan Şen taç atışını kullanırken topu ellerinden kaçırdı ve "Sıçtık" anlamındaki surat ifadesi ve ne alakaysa hakemden özür dilemesi, fakat oyunun devam etmesi ile hiç bir şey olmamış gibi davranması, 2 hafta önce GS maçında topu bilerek elle tutması "Kırmızı yedik, naptım ben" pişmanlık ifadesi beni bir hayli güldürmüştü.


Bugün de şöyle bi spor haber turu atarken bu videoyu gördüm ve penaltıyı kurtardım sanan kalecinin triplerine bittim Sizlerle paylaşmak istedim.

http://video.fanatik.com.tr/Kaleciden-inanilmaz-bir-hata_1_31958.htm?auto=1


Tabii 2 sene önceki Dinamo Kiev li Aliev'in sakatlık numarasını unutmamak lazım

http://www.timsah.com/Sakatlik-numarasinin-bu-kadari/CddVPm4auP1

8 Eylül 2010 Çarşamba

Defans




Dünyada spora bakış açısı son yıllarda inanılmaz hızlı bir şekilde değişiyor. Bundan yaklaşık 10 sene öncesine kadar spor bir eğlence, insanları olumlu anlamda bir araya getiren bir araç, yenmenin ve yenilmenin son derece doğal olarak içinde bulunduğu ve kabullenildiği bir aktiviteyken şu an milyar dolarların konuşulduğu bir endüstri alanı olarak görüyoruz. Mesela, önceden Galatasaray, Beşiktaş Fenerbahçe taraftarları İnönü'de yanyana veya herkes evinde şifresiz yayında maç izleyebilirken şu an deplasmana taraftar götürmeme tartışılıyor (ki basketbolda artık deplasmana götürülmüyor.) ve yayın ihalesinde 350 milyon dolarlar kazanıyor kuruluşlar.

2000'de Galatasaray'la gelen kupalar ve 2002 DK 3.lüğü ile mental bir devrim yaşadık sanki. Her ne kadar çok daha önceden Göztepe, Galatasaray gibi takımların Avrupa'da elde ettiği başarılarımız da olsa da, bunları mucize olarak değerlendirip sadece tezahüratlara konu edebiliyorduk. Bir anlamda, mesela, Galatasaray N.Xamax'ı eledikten sonraki senelerde Göteborg, B.Munich veya Barcelona ile oynadığı maçlarda yine haddini biliyordu ve beraberliği bizim için mutluluk verici oluyordu. Yurtiçi maçlarında da Anadolu kulüpleri Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ile oynarken futbolu çirkinleştirmek adına çok fazla bir şey yapmayıp, bu takımlara karşı kaybettikleri 3 puanı çok da önemsemiyor, kendi rakiplerini yenme telaşında oluyor ve büyük takım maçlarından sonra, "Avrupa'da başarılar diliyoruz, tebrikler." gibi ifadeleri oluyordu.




2000'den sonra yavaşça gelişen şekilde futbola ülkece verdiğimiz önem de arttı ve o mütevazı kimliklerimizden sıyrılmaya başladık. "Antep Cimbom'a ters, Gençler Fener'e ters" ile başlayan bu durum, küçük takımların büyükleri hem içeride hem dışarıda zorlamasına, bazen yenmesine; ama genelde pis bir şekilde durdurmaya çalışmasına dönüştü. Az önce bahsettiğim ifadeler yerini "Bu hakemler hep 3 büyükleri koruyor, Anadolu'dan şampiyon çıksın istenmiyor." gibi ifadelere ve "Arda'yı, Lincoln'ü, Alex'i, Delgado'yu sakatla, oynatma, vur, kır, şişir, 1 kere git, at, gel." zihniyetine bıraktı.



Hadi bizim ülkemizde yaşananlar böyleyken dünya çapında hemen tüm spor branşlarında oluşan benzer durumun sebebi ne olabilirdi? Brezilya gibi joga bonito diye geçinen takımın son DK'sında Hollanda maçında geri düştükten sonra her türlü pisliği yapması (Kaka gibi bir oyuncu dahil), Hollanda'nın da finalde İspanya'ya karşı oynadığı yine çirkin futbol, Amerika gibi bir basketbol ülkesinin, üstelik tüm oyuncuları NBA'da tamamen şova dayalı oyuna, göze hitaba alışmışken bu şampiyonada savunması ile ön planda kalması (pis demiyorum ve şu ana kadarki maçlarda bu durum onların şov yapmasını engellemiş değil, ancak bu değişecektir kanaatimce), dün akşam Fellaini'nin Arda'nın bileğini kırma girişimi, "önce durdur sonra vur"cu takımların iş yapar hale gelmesinin diğerlerine de model olmasının sebebi nedir acaba?

5 Eylül 2010 Pazar

Haysiyet, Arda, Ali Turan, GS ve Kayseri Beşgeni

Kayseri barındırdığı oyuncular ve teknik ekip sebepli sevdiğim, fakat idari kadro açısından tiksindiğim bir klüp. Galatasaray Avrupa yolu için kendileriden izin istediği bir oyuncuya saygı duyup Valencia'ya yollayabiliyorsa (Topal - Valencia), sen de oyuncun bir üst basamak ile flört halinde olduğunda izin vereceksin. bir bir daha iki. Hem oyuncunun kariyeri, hem senin kasana girecek para, hem oyuncunun alacağı ücretin katlanması bile sende kalmaması için çok ama çok büyük nedenler. Hele oyuncunun sözleşmesinin son yılı ise akıllı olsan yollarsın bedavaya gideceğine en azından kasana para girmiş olur. Saçamasapan kulüp yönetimi bu başka birşey değil. Bahsim Ali Tıran olayı.
Arda Turan olayını yazmaya bile gerek yok. Allah'ın düşük ıq lu Drenthe'si Feyenord'dan Real Madrid'e 14 milyon euro, Mesut Özil sözleşmesinin son senesinde yine Real'e 15 milyon euroya 5milyonluk kontratla gitmesi Arda için yapılmış ya da yapıldığı iddia edilen teklifi çok komik kılıyor. Türkiye'nin en büyük yeteneğinin bu yaşta bu piyasada edeceği para çok daha fazlası. Feyenord'dan sol bek 14 milyona alınabiliyorsa, Galatasaray'dan ortasahanın her yerinde hatta sağ bekte kendini kanıtlamış oyuncusu en az 25 eder. Bu konuda bravo Galatasaray diyorum. Doğru fiyata kadar beklenmeli.

Kayseri dün açıklama yapmış. Bu açıklamayı ben tamamen Bursa kıskançlığı olarak değerlendiriyorum. Üç büyüklere aşık atmalar, saçmasapan demeçler. Kayseri'nin demecini yazıyorum ve sadece Troisi olayını hatırlatıyorum. Yorum sizde.

Açıklamada, “Milli futbolcumuz Arda Turan konusunda Galatasaray Kulübü’nün Atlatico Madrid’e karşı onurlu duruşunu destekliyoruz. Galatasaray Başkanı Sayın Adnan Polat’ın Galatasaray kaptanına etik ve ahlak dışı yapılan teklifi değerlendirme gereği bile duymaması, haysiyetli bir kulübün yapması gereken doğru tavırdır” ifadesi yer aldı.
Kayseri'de satılık konut arayanların ilk adresi

1 Eylül 2010 Çarşamba

Diziciyiz



Jose Sosa
Armand Traore
Robinho
Gelson Fernandes
Zlatan İbrahimovic
Fernando Cavenaghi
Alberto Aquilani
Ernesto Chevanton

Bu arkadaşlar bu sene İtalya Ligi'ne geldiler. Chavanton (2001-2004 arası başarılı bir Lecce macerası), Aquilani ve İbra dışındakiler bu lige yabancılar.
Türkiye'de Serie A'yı izletecek bir yayıncı çıkmadı. Demek ki haftasonu dizileri süper bu sene. Geçen sene de Şampiyonlar Ligi maçı yerine papatyam dizisini koyan zihniyette işte birileri.