"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

20 Mart 2010 Cumartesi

Göztepe:0 Çorum:2


Melankolik bir yaşam sürmekten zevk alan mazoşist insanlar bilirim. Mazoşistler diyorum çünkü en zor yaşam biçimidir bana göre. Bir de farkında olmadan buna alıştırılanlar vardır. Biz böyleyiz, böyle olduk. Farklı yeneceğimiz maçta yenilmek, süper lige çıkma hayallaerinde yüzerken, yükselme grubunda boğulmak Göztepeliyi bu duruma getirdi. Çorum'da da futbol oynandığını kendini kaf dağının üstünde gören bizlere gösteren rakip takım oyuncularını tebrik eder, zengin patronlarımızdan çakma da olsa yıldız oyuncu transferi bekliyoruz.

HAKEMLER : Bülent Çenet, Onur İçyer, Mehmet Özçalışkan
GÖZTEPE : Tamer, Ferhat, Evren, Recep, Tayfun, Burak, İlhan, Mehmet Akif, Burhan Coşkun, Enis, Hasan Aydınlı
YEDEKLER : Sinan, Ali Mumcu, Mert, Ahmet Sağlam, Uğur, Hüseyin, Bulut
ÇORUMSPOR : Hüseyin Yüney, Ekram, Ali Cemal, Vedat Aşkan, Aydın, Eren, Abdullah, Serdar, Veysi, Ömür, Uğurtan
YEDEKLER : Özcan, Ali Kemal, Ufuk, Adem, Ramazan, Fatih, Cemal
GOLLER : 54" Eren, 88" Evren (KK)

16 Mart 2010 Salı

Diyarbakır küme düşürülmeli?


Bir taraftan "Bizdensin" deyip sırtı sıvazlayıp kuralları uygulamayıp aslında bizden değilmiş gibi davranmak mı? Diğer taraftan "gerçekten bizdensin" deyip kural ne gerekiyorsa yapıp küme düşürtmek mi?

Bunun şu "yetenek sizsiniz Türkiye" yarışmasında kör olup diye oy almaktan farkı yok benim gözümde. Eğer bazı şeyleri gözden geçirip (şehrin sosyoekonomik durumu ile terör) Diyarbakır'ı küme de tutmak ile gözleri görmeyen bir adamı o kadar yeteneğin içinde birinci yapmak aynı doğrultuda şeyler. Bence Diyarbakır camiası kendine özürlü muamalesi yapılmasındansa , cezam neyse çekerim mantığıile yaklaşırsa olaya o zaman "bizden" olur.
2 sene önce 15-20 Trabzon taraftarının sahaya girip Sivas'ı potaya soktuğu maç örmnek alınarak İbb maçında Diyarbakır hükmen mağlup edilmeli.

Wiki'de GS ile FB'nin başarı Panosu

Sezon Derece Teknik Direktör Not
Galatasarayın Başarı Karnesi



UEFA - Super Cup.svg Süper Kupa
Şampiyonluk: 1 ---- Katılım: 1
2000 Şampiyon Flag of Romania.svg Mircea Lucescu İspanya Real Madrid karşısında 1-1 eşitlikten sonra altın gol uygulamasıyla kazanmıştır
UEFA - Champions League.svg Şampiyonlar Ligi
Şampiyonluk: 0 ---- Katılım: 19
1962-63 Çeyrek Final Türkiye Cumhuriyeti Gündüz Kılıç İtalya AC Milan tarafından 1-3 İstanbul'da, 0-5 İtalya'daki sonuçlarla elendi
1969-70 Çeyrek Final Yugoslavya Toma Kaleperoviç Polonya Legia Varşova tarafından 1-1 İstanbul'da, 0-2 Polonya'daki sonuçlarla elendi
1988-89 Yarı Final Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Denizli Flag of Romania.svg Steaua Bükreş tarafından 1-1 İstanbul'da, 0-4 Romanya'daki sonuçlarla elendi
1993-94 Çeyrek Final Almanya Rainer Hollmann İngiltere Manchester United'ı 3-3 ve 0-0'lık skorlarla eledi
2000-01 Çeyrek Final Flag of Romania.svg Mircea Lucescu İspanya Real Madrid tarafıdan 3-2 İstanbul'da, 0-3 İspanya'daki sonuçlarla elendi
UEFA - UEFA Cup.svg UEFA Kupası
Şampiyonluk: 1 ---- Katılım: 10
1999-00 Şampiyon Türkiye Cumhuriyeti Fatih Terim İngiltere Arsenal karşısında 0-0 eşitlikten sonra penaltılarla 4-1 kazandı.
Coppacoppe.png Kupa Galipleri Kupası
Şampiyonluk: 0 ---- Katılım: 8
1991-92 Çeyrek Final Türkiye Cumhuriyeti Mustafa Denizli Werder Bremen tarafından 2-1 Almanya'da, 0-0 İstanbul'daki sonuçlarla elendi

































Fenerbahçe'nin Başarı karnesi

Kazandığı Kupalar

Hiç yorumsuz bi şekilde rastlantısal bi şekilde farkettim ve bloga ekledim. Lig'de şampiyonluk sayıları eşit olan iki takımımızın başarı panoları. Fener'in 2 sene önce yaşanmış bir çeyrek finalini de ben ekleyim. Fakat tabloya bakıldığında marka olmak için stat yapmak forma basmanın yeterli olmadığı, bu tarz şeylerin İngiltere Championship ekiplerinde bile olduğu unutulmamalı.

Son dönem Galatasaray


Malum şartlardan dolayı ara vermiştik vermesine ama bir gözümüz de ekranın sol ya da sağ üst köşesinde. Maç saatinde 0-0 diye başlayan skor bildirmece her kaybolup geldiğinde "acaba kim attı golü"ye getiriyor kendini. İşte böyle bi maçtı son Galatasaray maçları. Skor takip etmece ve ligtv.com'dan gol izlemece.
Baros'un gol atması anlamlı, asıl anlamlı olan aslında sakatlık sonrası özgüvensiz durmaması. Top sürmeye çalışması, çalımlar denemesi ve çapraz koşuları eski Baros'un yakın tarihte vizyonda olacağının müjdecisi. Fakat Jo'nun kağıt üzerinde her ne kadar "olabilir" diye düşünülen sol kanat formasyonu ne yazık ki bir o kadar ümit kırıcı. Sağda Keita, Solda Dos Santos ile arkalarında Arda-Herhangi bir ön libero denemesi 2'li Jo-Baros arkasını ne kadar kollar soru işareti. Solda Arda göbekte Elano-Sarp(Topal) daha mantıklı gelse de aksayan sol arkayı, serbest oynamaya alışmış Arda ile kapatmak büyük riziko. En mantıklı görünen işin Rotasyona götüreleceği ve rakibe göre bir kadro çıkarılacağı. Ezbere ep aynı 11'in sahaya sürülmesi ismi büyük bazı isimleri küstürebilir.Geri dörtlü de ise daha önce Terim zamanında Felipe ile sağ taraftan denenmiş oyun kurma stratejisi Neill sağ bek iken uygulanabilir mi sorusunu sormaya yöneltti beni. Son gol de nitekim bu şekilde geldi. Keita'nın arkasını "pırpır" Sabri'dense defansif yönü kuvvetli, agresif ve ayaklarına daha hakim Neill'in doldurması daha akıllıca olur. Göbek defans ise 2 sene önceki şampiyonluğu getiren Servet ile Emrelere emanet etmek, gerekirse de Topal ile Neill ile görev vermek Sağa Sabri'yi koymak çok ta ütopik değil.
Caner, Kewell, Ufuk Ceylan gibi isimler de her daim 11'de kendini bulabilecek ve şans bulduklarında da "bunlar da nerden çıktı lan?" dedirtmeyecek isimler.
Galaasaray markası, kaliteli ayakları, neşesi ve arkadaşlığı ile ligin en iddialı şampiyonluk adayı gibi gözükmekle beraber, olası bir Beşiktaş şampiyonluğu canımı ne kadar sıksa da beni şaşırtmaz. Bir zamanların Juve si gibi huysuz, uyuz, 1-0 olsun bizim olsun mantığı ile futbol oynamaları her hafta bir maç daha az izlememe sebep oluyor.