"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

30 Haziran 2011 Perşembe

Değerler



KAP'dan son 1 ayda yaklaşık 230 bin TL ceza aldık. Ne için? Transferi KAP'a bildirmeden televizyonda açıklamaktan. Kontrol kaybı bu işte. Saçmalığın daniskası.

Taraftar büyük tepki göstermiş Lauro transferine. Beğenmemişler. Bu takımda Mustafa, Ayhan, Servet gibi adamların bulunmasına tepki göstermezken Lauro'ya niye tepki gösterilir ki? Buffon spekülasyonları atılınca ortaya götler kalktı tabi. Buffon, Frey, Drogba, Aguero, Ronaldo hepsi gelse ne olur ki?

Önceden çocuk aklımızla Fenerbahçe hep transfer şampiyonu, biz de sezon sonu şampiyonuyuz derdik. Gözümüz altyapıdan A takıma çıkan gençlerde olurdu. Hazırlık maçlarını izlerdik şifresiz kanalda, sırf o gençleri izlemek için. Şimdi öyle gençlerin oynadığı hazırlık maçları izlenmez diye yeni transferler neredeyse 90 dakika oynatılacak. Ben geçtiğimiz sezon Konya maçını izleyemeyecektim, sırf Anıl Dilaver oynuyor diye binbir takla yalan uydurup maça kaçtmıştım.

Şimdi ise, öyle bir duygu oluştu ki insanlarda, yıldız gelsin kombine alayım diyor herkes. Yoksa gitmem maça diyor. Milletin gözü kulağı Reyes'te, Forlan'da. O adamların bizde ne kadar başarılı olabileceği önemli değil. Reyes'in İspanya dışı performansının nasıl olduğunun; sert maçlarda nasıl bir tavır takındığının, Forlan'ın başarıya doyduğunun, bu adamlar gelirlerse Emre Çolak'ı, Anıl'ı, Berkin'i nerelerde göreceğimizin hiç önemi kalmamış bizim için. Gelsinler diyoruz. Boy göstermeleri için. Amacımız sanal alemde üstünlük kurmak oldu rakiplerimize sanki. Biz şunu getirdik, şöyle yıldız, şöyle koycaz bu sene falan. Boş.

Önceden altyapı derdik, biz yetiştirirdik diğer takımlar satın alırdı, şimdi 17-18 yaşındaki çocukları kovalıyoruz rakiplerimizden önce almak için. 18 yaş genç gelebilir kulağa ama değil. Artık 18 yaşında oyun bilgisi ve hatta fizik olarak epey yol katetmiş olmak gerekiyor. Demek ki yetersiz kalıyor altyapımız. Sadece son bir ayda, duyduğumuz birçok altyapı ürünü ismimiz yine kiralık ya da satılık Anadolu'ya saçılmış durumda. Cem Sultan, Çetin Güngör, Erhan Şentürk aklıma hemen gelenler.

Değer yargılarımız değişmiş. Kazanmamız gereken şey, kendimizi eleştirme zihniyeti ilk olarak.

29 Haziran 2011 Çarşamba

Biri Bizi Durdursun



Şu an Galatasaray kulübünün üst düzey kesiminde bir kaos var. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Ama bundan 1 ay önce bizi heyecandan son dakika haberleri için monitöre yapıştıranlar şu sıralar garip işleri garip şekillerde yönetmekle meşgul anlaşılan.

Ünal Aysal'ın başkan seçildiği ilk yayını ntvspordaydı. O yayınla ilgili şöyle yazmıştım. Üstüne yapılan transferler güzeldi. Hatta belki kendisinin bizzat ekiple beraber Madrid'e gidip 3 saat sonra dönüp 3'üyle de anlaştık demesi de adamı mesih ilan etmemize yakınlaştırmıştı bizi. Taraftarız işte. Yavaş düşmeye başlıyor bazı jetonlar. Biz de Drogba, Buffon, Muslera, Kallström, Forlan, Reyes, hele bugün Kaka gibi isimleri duyunca resimdeki arkadaş gibi oluveriyoruz bir anda. Çünkü unutuyoruz transferlerimizi yöneten adamların ya fotospor-fotomaç gazetesi muhabirleri olduğunu ya da akıllı olalım derken geçen senelerdeki resmin aynısının çizdiğini.

Şu an kurumsal bir yapı olduğu söyleniyor. Tamam, güzel. Ama kim kimi-neyi koordine ediyor, kim kime posta koyuyor, kim neyi yalanlıyor anlayamıyoruz. Ali Dürüst, Bülent Tulun, Ünal Aysal ve son sıra Abdürrahim Albayrak. 4 kişi var, (Taffarel ve Fatih Terim'i saymadan). Biriniz sözcü olun diğerleriniz sussun be abi. Bizzat işin içindeki adamlar siyaset yapmaya başladı. Yine birileri bir şeyler peşinde sanki. Bu adamların ağız birliği içinde olması ve dediklerinin en azından yalan çıkmaması gerekmez mi? Başkan çıkıp bütçe sınırlaması yok diyor (ki bunun bizi kısa vadede de başarıya götürmediğine çok kere şahit olduğumuzu da unutmuşuz. Beşiktaş'a benzeme-benzememe olayı değil bu. O kadar parayı dengeli ve mantıklı harcama gerekliliği), Abdürrahim Albayrak çıkıp az para harcayarak yıldız yaratacağız, Lauro bitti diyor. Sonra haberlerde, bloglarda, sözlüklerde iptal edildi o yine Muslera'ya dönüldü deniyor. Spor sitelerinden veya az önce bahsi geçen yönetici ve teknik ekipten ses yok. Sonra Gürcan Bilgiç'in ağzına sakız oluyoruz, adam konuşuyor televizyonda.

Radikal olmaya çalışırken, kontrolü kaybedip amacını şaşmaya doğru gidiyoruz. Kim durduracak bakalım bizi.
Herkes maskeyi takmış birbirinin donunu kafasına geçiriyor, kahkahalar atarak. Biz de 1 aydır izliyoruz bu kumpanyayı.
Sonumuz hayrola.

27 Haziran 2011 Pazartesi

Benzer






Aslında başlığı benzerimben-14 yapabilirdim. Düşünün, üstteki resimde bu adam kaç yıldır top oynamıyor. Alttakinde ise profesyonel bir futbolcu, UEFA kupası finalini hedefleyen takımın 2. tur rövanş maçında (Hamburg) "kurtarıcı" olarak oyuna giren oyuncusu.





Şimdi bir de yeni sezonu düşünün, beklentileri falan. Resimler daha anlamlı artık değil mi?

17 Haziran 2011 Cuma

Şakacı



Ligtv spikerinin tatilde epey yanmışsın, nasıl gidiyor tatil? sorusuna Servet'in verdiği esprili cevap:

"Yapacak bişey yok. Şimdi... Türkiye'de yaranmak için, yabancı futbolcu biliyosunuz çok değerli. Bir Nijeryalı, bir Afrika'lı futbolcu gibi olursak bir transfer teklifi alırız da değerimiz belli olur."

Rijkaard'a posta koydun, taraftara posta koydun, yönetime posta koydun, Galatasaray formasının ne demek olduğu umrunda değil. Buna rağmen bu takımda kaptanlık pazubandını bile taktın. Milli takımda banko oynuyosun. Gerçeklik payı olsa da en iyi Türk stoper diye lanse ediliyosun. Daha napsınlar sana? Önüne geçip domalsınlar mı? Demek ki böyle konuşman bireysel değil, zihniyetinle alakalı.

"Yabancılardan verim alamadık. Kart cezası ve sakatlık yaşadılar. Yoksa Türk oyuncular olarak en iyi kadro bizde. Yabancılar skor yapamayınca böyle sıkıntı oluyor."

Bu kadar ırkçı ve karaktersiz bir yorum olamaz. Bu adamın takımda durduğu her an bana zulüm geliyor. Ulan Cana ve Culio'nun yarısı kadar sikleseydiniz belki Avrupa'ya giderdik. Bu laflar bu adamların emeğine küfretmektir, bu adamlara iftira atmaktır, bu adamların hakkını yemektir. Sen bu zihniyetten kurtulmayacaksın Servet. Ben de senden nefret etmeye ve senin bu takımdan siktir olup gittiğin günü düşlemeye devam edeceğim.

15 Haziran 2011 Çarşamba

Başka



- Serinin Abdi İpekçi'deki 2 maçlık kısmında salondaydım ve sonrasını seyehatle geçirip yeni geldim eve. Dolayısıyla 5. maçı havalimanında olduğum için izleyemedim.

- 3. maç rakiple beraber hakemleri de mağlup eden Galatasaray CC takımı. Kendi sahanda da olsan çok kritik yerlerdeki o kararlar maçı az daha götürüyordu.

- 4. maç 1 ve 3. periyod çok kötü basketbol. 4. periyod salonun yıkılma tehlikesiyle beraber bir geri dönüş ama sonuçta mağlup olduktan sonra soyunma odasından çağırılıp 3'lüye eşlik ettirilen bir takım. Çünkü bu takım, Galatasaray forma ve sevgisinin gerektirdiği gibi inancın asla kaybolmadığı bir takım olduğunu bu sene hep gösterdi bize.

- 5. maçı Galatasaray'a getiren unsur 40-33 ribaund üstünlüğü ve özetten izlediğim kadarıyla hızlı hücumların çok doğru zamanlarda ve kişilerle bitirilmesiymiş.

- 3-1 geride olduğun seride, şampiyon olmak için rakibini 1 kez içeride 2 kez deplasmanda yenmen gerektiğini bile bile, salonda şampiyonluğa hazırlanan taraftarların önünde, basının "Fenerbahçe şampi..." diye başlıklar attığı ve karaborsacıların biletleri şampiyonluk bileti diye 100 liradan kapı açarak sattığı maçı almak. Galatasaraylılık.

- Daha fazla bir şey yazamıyorum. Her zaman bu takım için inancım sonuna kadar devam etmiştir. Halen de öyle. Ancak bu zamana kadar bu senenin biz tarafarlar açısından bu şekilde geçmesini sağladıkları için zaten şampiyon gözüyle baktığımız Galatasaray CC takımı artık bambaşka bir boyuta taşımıştır bu duyguyu.

fotoğraf için kutaya teşekkürler

7 Haziran 2011 Salı

Engelsiz Aslanlar Şampiyon



- Avrupa'nın en büyük kupasını alan Galatasaray ile ikinci en büyük kupası Andre Vergauwen Kupası'nı alan Beşiktaş'ın Türkiye TSB Ligi play-off finalinde karşılaştılar. Avrupa'nın en büyük iki takımı bunlar.

- Normal sezonu nağmalup lider (ligin sonlarına doğru yapılan kural değişikliğinden önceki prosedüre göre şampiyon) kapatan Galatasaray ve ilk 4'teki diğer 3 takım Kıbrıs'ta sıfırdan bir lig (play-off denemez buna)yaptılar. Yani ligi ilk sırada bitirmeyle 4. sırada bitirmenin hiç bir farkı yoktu. Engelsiz aslanlar federasyonun bu saçma prosedürüne rağmen kupayı kaldırmayı bildi.

- Kıbrıs'taki ilk maçı, sezon içinde 90 sayı ortalamasıyla oynayan Galatasaray'ı 65 sayıda tutarak 7 sayı farkla kazanan yabancısız Beşiktaş'ı en az 8 sayıyla yenmek için çıktı sahaya Galatasaray. Son çeyrekte tecrübe farkı ortaya çıktı ve Galatasaray 67-46 kazandı ve kurulduğu 2005 yılından beri sadece 2 mağlubiyet ve tam 4 şampiyonluk gören Galatasaray 5. şampiyonluğunu kazandı.

- GSCC-FB Ülker maçından çok çok daha zevkli geçtiğini söyleyebiliriz. Maç ilk periyod dışında hep Galatasaray'ın 5-10 arası farkla önde gittiği bir maçtı.



- Mateusz Filipski ve Özgür Gürbulak... TSB'nin Lebron James'i Matthew Scott'a hiç iş bırakmadılar. Bu ikilinin arasındaki diyalogun ayrı olduğu çok belli. Müthiş bir hırs. Takımın 67 sayısının 53'ünü bu ikili kaydetti.

- Beşiktaş'ın kaptanı Kaan Dalay, maç boyunca takım arkadaşlarını haşladı. Çok iyi bir savunmacı ve takımın lideri.

- Yıllar önce maçtan sonra bize 3'lü çektiren Ferit Gümüş'ü siyah-beyazlı formayla izlemek,

- Takımın az sayıda taraftarla birlikte 3'lü çekmesi ve Tucek'in bu esnada sandalyesini kaldırıp sallaması,

- Federasyon başkanı, uydurdukları bu prosedürden sonra konuşma yaparken ıslıklanınca triplere girmemeli. Bu spor dalının ülkemizde hakettiği değeri ve ilgiyi gereken merciler tarafından görmesi büyük dileğimiz.

Mondi sakin...



Bizim Mondi sıkıntı yaratmış takımı Philadelphia Union'ın Toronto FC ile oynadığı maçta.

Baymadı mı bu muhabbetler?



- 29 mayıs diye bekliyorduk. 10 gün geçti. Bugünkü haberde yazan şey:

"Galatasaray'da transfer çalışmaları dört koldan devam ederken; Fatih Terim'in İsveç - Finlandiya maçını izlemek için İsveç'e gitmesi bekleniyor."

Gitmesi mi? Bekleniyor mu? 10 gün daha bekle. Bir Allah'ın kulu da Fatih Terim'i yakalayıp bir şeyler sorsun.

Final Serisi ilk 2 maç



- Fenerbahçe Ülker rahat 2 maç kazandı gibi görünse de, Kaya Peker "Bu kadar fark atacağımızı maçtan önce de biliyorduk ama söylemedik" dese de, seri uzadıkça işin renginin değişeceğini ben tahmin ediyorum. Umarım bizim çocuklar da biliyordur.

- Bizim takımın rakip taraftardan etkilenmediğini düşünüyorum. Çünkü Sinan Erdem'de de basketbol izlemeyi bilmeyen bir seyirci topluluğu var, tıpkı tüm ülkede olduğu gibi. Ancak çok saçma hücumları ve göbekten sallama şutları isabete çeviren takım için sevinçten bağırmak ev sahibi oyuncuya pozitif geri dönüş yapıyor. Ukic'in üçlüklerinden biri ya da ikisi girmese çok farklı olurdu maç. Bugün farklı konuşurduk. Ama basketbol böyle.

- İçerideki 2 maç alınsa bile, 5. maç şampiyonluk maçı olacaktır her türlü.

- Oktay Mahmuti'nin maç koptuktan sonra bazı adamlarını dinlendirdiği gerçeği var. Bakalım seri uzadığında bunun karşılığını alabilecek mi takım?

- Topkapı dolmuşlarını özledik. Geliyoruz...

1 Haziran 2011 Çarşamba

İçim rahat etmiyor...



- Oyunun teknik yönünden bahsetmeyeceğim. Uzun uğraşlar sonunda Tekirdağ'ımın güzel ilçesi köyden hallice Muratlı'da zar zor maç izleyecek bir kahve buldum. "Sen kimin oğlusun beyaa?" tarzı sorulara cevap vereyim derken ilk çeyrek kaynadı. İkinci çeyrekten itibaren de sahada Banvit diye bir takım yoktu beya, öyle ki ikinci yarı GSCC'ın sayı atması tribünleri enterese etmemeye başlamıştı.

- Maçtan sonra kot pantolonuyla sahaya inip tribünlere 3'lü çektiren Rancik başkan.

- Oktay Mahmuti'nin;
*oyunun durduğu her anda sahadaki oyunculara değil, yedeklere bir şeyler anlatması,
*Tutku'ya "Bak oğlum..." diye başlayan azar cümleleri sarfetmesi,
*maçtan sonra; "Galip tarafı herkes konuşur. Banvit'i en az kendi takımım kadar tebrik etmek istiyorum." demesi ve kendisine yöneltilen yeni başkan, tribün, Fenerbahçe Ülker eşleşmesi sorularına verdiği "Diğer maçlara nasıl hazırlandıysak final için de aynı şeyleri yapacağız." gibi son derece baskı azaltıcı ama ciddi, kaliteli cevaplar vermesi

- Son çeyrekte 35 sayı fark varken hakeme itiraz eden ve savunma yapan Galatasaray CC takımı = inanç

- Bundan 12 sene önce İzmir'de aynı parkede basketbol oynadığım Bora Hun Paçun'un bugün TBL yarı finalinde Preston Shumpert ile adam adama oynaması ve benim şu an bu postu yazıyo olmam,

- 2-3 post önce yazdığım; "bu takım ilginç, kimse ön planda değil" fikrine bir şey eklemem lazım: "Ancak herkes eşit derecede ve çok önemli olduğunun farkında.". Biraz sosyalist düzen. Tüm sporlarda olduğundan daha çok basketbolda yararlıdır bence.

- Bana Muratlı - İstanbul arası yolları yine aşındırtıp bu sefer salonda ezeli rekabeti ve Esenler otogarında sabahlama riski yaşatacağın için teşekkürler Galatasaray CC.

Beyler sakin!



- Bundan 1 ay önce arkadaşlarla Galatasaray'ı konuşurken "Bu takımı lağvetmeleri lazım." diye şakalaşırdık. Birileri normalde hiç sallamadıkları dileklerimizi ciddi biçimde duymuş, hissetmiş ve görev edinmiş.

- Şaka bir yana Kewell, Neill ve Cem Sultan hariç diğerlerinin gitmesini ben de istiyordum, evet Baros dahil. Elmander geldikten sonra bu isteğim ve ihtimal artmıştı. Hele Kewell ve Neill gittikten sonra kaçınılmaz olmuştu bu ayrılık.

- Halen sözleşmesi karşılıklı bile değil tek taraflı feshedilmeden 1 dakika beklenmemesi gereken adamlar duruyor takımda, o da var.

- Kewell ve Neill'ın tek ortak özelliği isimlerinde ikişer "L" harfinin yanyana olması değil. O adamlar Galatasaray takımının en düzgün adamlarıydı belki de.

- Bu tarz haberleri duyunca yerine gelme ihtimali olan isimler aklıma geliyor ve heyecanlanıyorum nedense. Bu heyecanımı resmi açıklama olmadan dışa vurmak biraz ergence gelse de tutamıyorum kendimi. D.D.? Aman diyim.

edit:
Yeter artık ntvspor...
Bu postu değiştirmeden böylece bırakıyorum. Ancak, TFF ve NTVSPOR saçmalamış anlaşılan. Baros'un alakası bile yokmuş. Halen sözleşmeli oyuncumuzdur açıklamaları geliyor yönetimden. ntvspor'un bahanesi TFF'nin sitesindeki yanlışlık olamaz ayrıca. Selçuk'un maaşı olayları vs. de ortaya çıkınca bu olay da "Kahrolsun GS by ntvspor Vol.234124" olarak tarihteki yerini almış oldu bence.