"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

30 Aralık 2010 Perşembe

Hedefsizken En Yukarı Çıkabilmek



- Dün iki takım da hücumda çok kötü tercihler kullandı. Fakat her ikisi de inanılmaz mücadeleci savunmalarla hep yanlış tercihe sürüklediler birbirlerini. Galatasaray savunmadan düşünce Fenerbahçe, Fenerbahçe savunmadan düşünce Galatasaray maçı koparacak fırsatları yakaladı ama, yapamadılar.

- Oktay Mahmudi sezon başında da söylemişti, bir hedef belirlemiyoruz; amacımız, disiplinli ve mücadeleci, kafamızdaki taktiğe dayalı oyunu sahaya yansıtmak, o kadar diye. Dün sadece mücadele ve seyirciyle gelen istek vardı, ama yetti, arttı bile.

- Ermal, Tutku'yu Steve Nash'e benzetmiş dün. İlk duyduğumda çok güldüm. Ama Tutku'nun hakkını vermek lazım, onlar nasıl asistlerdi öyle tutku? Tövbe tövbee...

- Josh Shipp, dün çok ortalarda görünmese de çok kritikti sayıları ve savunması üst düzeydi.

- Ömer Onan, bilinenin aksine dün hücumuyla ön plandaydı. Maçın başlarında çok önemli iş yaptı. O olmasa zaten Fenerbahçe Ülker %30 güç kaybeder.

- Damir Mrsic takım elbiseli göründü 1-2 kez. Vay bee, küçücük 11-12 yaşında çocukken Troy Pilsener'de izlemeye giderdik onu. Kendimiz basket oynarken 3'lük atınca Mrsic diye bağırırdık. Gördüğüm en iyi şutörlerden. (Basketbol ile ilgili genelleme yaparken NBA'i her zaman konu dışında tutmakta fayda var.)

- Dün seyirci gayet iyiydi. Takımı desteklemeleri ve önemli anlarda ateşleme görevini yapmaları zaten farkı yaratan faktördü. Seviyelerini de düşürmediler. Fenerbahçeli oyuncular düşürmedikçe tabi. Önce Oğuz, sonra Kinsey smaç vurduktan sonra çembere asılı kalıp "hula hoop"çu kızlar gibi hareketler yapsınlar. Mirsad efendi basket faul alınca tribüne kol yapsın, sonra seyirci olay çıkardı cart curt. Provake eden tek kişi ve ona laf yok, yüzlerce kişi provakasyona gelip küfür edince suçlu. Hadi bee. Biz hangi dünyadayız abi?

- İlk yarıda Lavrinovic'in (kime yaptı bilmiyorum) yaptığı bariz bir sportmenlik dışı faul var. Hakem normal faul çaldı. İkinci yarı Shumpert'in Oğuz'a dokunmadığı ama hakemlerin çaldığı bir faul var. Bu iki pozisyona da itiraz oldu tabi. Ama, Haluk Yıldırım'ın Ömer Onan'a yaptığı faulü hakemler çalmayınca Tüm oyuncular ve kenar yönetim hakemi yiyecekti nerdeyse... Amaç nedir? Lütfen...

- Son olarak aklıma gelmişken, Fenerbahçe Ülker'in %30'u Ömer'se, bir %30'u da Ukic'tir. Oynadığı oyuna hayranım (Dün için söylemedim.).

- eyvallah

23 Aralık 2010 Perşembe

Lan










Şimdi.. Arda ile Aziz Yıldırım arasındaki şu poza bakarak Fenerbahçe başkanı Galatasaray kaptanına hakaret etmiştir, Arda'nın kaptanlığı alınsın mı, alınsın hede hödö diye ötenlere sesleniyorum:

Senin ülkende kaç tane entelektüel, aristokrat futbolcu, spor adamı, yönetici var?
Senin hayatında hiç kullanmadığın kelimeler mi "lan" , "göt" , "a.koyayım" vs?
Kameraların önünde kullan"A"mıyorsunuz diye sizi adam mı sandık? Hayır.
Ki, bir sürü kamera arkası görüntüleriniz düşmedi mi nete?
Fotoğraflardaki ortamda birbirlerine "Merhaba Volkan arkadaşım. Nasılsınız Tümer abi, zira bugün biraz yorgunsunuz sanırım! Sabri arkadaşım benimle PES oynadığın için çok müteşekkirim." falan diye mi konuştuklarını sanıyorsunuz?
3 büyüklerin başkanları da ana haber bülteninde konuşmadılar mı? Açın izleyin tekrar. Hitap ederken isimlerinden önce sayın diyorlar diye çok mu saygılıydılar?
Ercan Saatçi ve Metin Özülkü şu an göğsünü gere gere geziyorsa ortalıkta, şu olayda ne var bu kadar büyütecek? Ne var? Arda Turan var.
Konu Arda'ya bir şekilde giydirmekse her yerden vurursunuz siz.
Arda ile Aziz Yıldırım'ın bu fotoğrafını yayımlayan kişi de delikanlı olsaydı da video yayımlasaydı. Tabi o zaman, kimsenin kimseye hakaret etmediği anlaşılırdı (Gerçi fotoğrafta çok belli öyle bir şey olmadığı.). Hem böyle büyük bir haber olmazdı, hem de Arda Turan'a bok atma fırsatı kaçardı.

edit: Arda bana kalırsa hiç kaptan olmamalıydı. O apayrı bir konu.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kader - Cilve




10 Mayıs 2010'da (Fenerbahçe'nin 33. haftada Ankaragücü'nü 3-0 yendiği maçtan 1 gün sonra) Serkan Kırıntılı bir televizyon programında yediği gollerde hatası olduğunu kabul etti, o gün Serkan Bursaspor'un kardeş takımının kalecisi olduğu için Ankaragücü taraftarlarınca ıslıklandı. Maçtan 4 gün önce de ''Bağdat Caddesi''nde görüldüğünü doğruladı. Ancak Fenerbahçe yöneticilerinden hiç biriyle görüşmediğini söyledi.

14 Ağustos 2010... Serkan Kırıntılı Fenerbahçe ile sözleşme imzaladı.

21 Aralık 2010... Fenerbahçe 2-3 Bucaspor... Serkan Kırıntılı Fenerbahçeli taraftarlarca ıslıklandı. (Gollerde hatası olup olmadığı tartışılır.)

Ne oldum değil, ne olucam demeli.

19 Aralık 2010 Pazar

Bu sefer onur için




- Tam Lorik Cana'yı da sayarsak ilk 11'de 6 tane stoper vasıflı oyuncu var, sonra da hücumda varyasyondan bahsetmeye çalışıyoruz, diyordum ki, bu altılının 2'siyle Kewell garip güzellikte paslaşmayla bir gol hazırladılar.

- 66 Anıl

- Meşhur ikilinin (spikerler) "orta saha mücadelesi" diye adlandırdığı şeye biz kör dövüşü veya mahalle maçı diyoruz. Orta saha mücadelesi başka bir şey.

- Emre Toraman ve Hakan Aslantaş... Offf offf...

- Maçı izlediğim kafede at yarışının izlendiği televizyonun sesi bizim maçtan daha yüksekti. Normalde bir iddaa cafe ve maç izleme yeri olan mekanda at yarışı oynayan amcalara sayıca üstünlük kuramadığımız için bize 51 ekran verildi. Onlar projektörle büyük perdede izledi beygirleri. "Yürü lan, koş olum, haddi" nidalarından bizim maçın sesini yer yer duyamadık. Daha doğrusu yer yer duyduk. Bu, takımın taraftarına yaşattığı cezalardan küçük bir çeşittir.

- Veli Acar. Bursa'dayken de söylerdim. Çok yetenekli, ama birçok yetenekli gibi akılsız. Yoksa 3 büyüklerin birindeydi şu an. 3 sene önce Uğur Uçar'ı hallaç pamuğu ettiği maç geldi aklıma. Bir de şu haline bak.

- Konya deplasmanlarında 1-0 galibiyetlerimiz hep önemliydi. Yine 3 sene önce kar dolayısıyla bir pazartesi öğlenine ertelenen ve Uğur Uçar'ın diz kapağının kırıldığı maçı da Ümit Karan'ın kaleye girmeden önce 2 kişiye çarpmasına rağmen neredeyse yön değiştirmeyen golüyle almıştık.

- Hakem otoriter takıldı, özellikle son kavgada. Fakat çok garip ikili mücadele kararları vardı.

- Anıl da bu performansıyla bir takıma kiralanmayı haketmemiştir umarım. Öyle olmaya başladı bizim altyapı nedense. Giden de kolay gelmiyor.

- Maçın en iyisi Kewell'dı.

- Aykut şu an bu takımın birinci kalecisidir. Hep söyledim yine söylüyorum. Belki Ufuk teknik olarak daha iyi görünebilir fakat mental ve fiziksel olarak Aykut çok daha üstün.

- 2006'da Aydın son dakikada attığı golle Galatasaray'ın o sezon şampiyonluk yolunda çok önemli bir galibiyetinde hayati bir rol oynamıştı. Bugün ise Anıl aynı işi yaptı. Tek fark takım sahaya bu kez renklerin onuru için çıktı. Ya da biz öyle biliyoruz.

18 Aralık 2010 Cumartesi

Tribünmüşüz



Başın öne eğilmesin, aldırma Cimbom aldırma
En büyük sen değil misin, aldırma Cimbom aldırma
Aldırma Cimbom aldırma, Cimbom aldırma.

Sendeki bu büyük taraftar
Bir gün ağlar bir gün coşar
Seni bu sesler oyalar
Aldırma Cimbom aldırma
Aldırma Cimbom aldırma
Cimbom aldırma.


Konuyu tribünden açarken, son zamanlarda bloglarda okuduğum en güzel yazıyı yazan Kutay arkadaşıma teşekkür edeyim.

Melodi olarak mı tema olarak mı şu anki ruh halime hitap edişinden midir bilmem, ağzıma dolandı bu eski beste.

Tribün artık bunu söyleyecek gücü bulamıyor kendinde. Daha doğrusu toleransı kalmadı kimsenin. Ha, takım iyi oynayarak kaybetse söylerler miydi? Muhtemelen...

Takımla ilgili bir şey derseniz;
Hangi "takım"? derim.

17 Aralık 2010 Cuma

Hagi gidici mi?




"...Teknik Direktör Frank Rijkaard önümüzdeki sezon da burada olacaktır. Teknik heyetten memnunuz."

...

''Daha görevine başlayalı 2 ay olan teknik direktörümüzü yıpratmaya yönelik bu haberin yapılış amacı açıkça ortadadır. Bu tür her spekülasyon çabasına karşın, teknik ekibimizin futbol takımımızda geleceğe yönelik olarak başlattığı çalışmaları tamamen desteklediğimizi bildirmek isterim.''

Adnan Başkan konuşmuş.
Konya maçı Hagi için ayrı bir önem kazanmış anlaşılan.
Devre arası kendi geçer takımın başına belki.

edit: Son cümle Adnan Polat gizli öznesiyledir.

benzerimben-4




benzerimben-3




8 Aralık 2010 Çarşamba

Lorik İnsanı



Ülker İdman Raporu: 7 Aralık 2010 Salı (Sabah)
Antrenmana tedavileri devam eden Lorik Cana ve Milan Baros katılmadı.
Mustafa Sarp ise düz koşulara başladı.

Ülker İdman Raporu: 8 Aralık 2010 Çarşamba
Lorik Cana antrenmanın tamamında takımla birlikte yer aldı.
Antrenmana tedavisi devam eden Milan Baros katılmadı. Mustafa Sarp düz koşulara devam etti.


Geçenlerde ayak bileğindeki ligamentleri koptuğu için en az 3 hafta oynayamayacağı söylenmesine rağmen ertesi hafta 90 dk. oynamıştı bu yaratık.

Şu dönemde takımın en çok ihtiyaç duyduğu bir kişiliktir. Saygımız sonsuz, sevgimiz de şimdiden epey fazla.

3 Aralık 2010 Cuma

son 43




Hani seçim öncesi parti liderlerinin vaatlerini dinleyip, her ne kadar daha önce dinleyip de inandıkları onca şeyin palavra olduğunu bilseler de yine inanan ve alkışlayan, daha doğrusu avuçları birbirine dönmüş havada ve ağzı açık ne söylense inanacak alkışlayacak cahil halk kesimi vardır ya, şu an kendimi öyle hissediyorum bir Galatasaray taraftarı olarak.

"Elano'nun gitmesinden 5.1 milyon Euro para kazandık. 9 milyon Euro da bir taahhütten kurtuldu."

"Futbola artık daha çok vakit harcayacağız. Taraftarımızın üzüntülerini anlıyorum. Galatasaray'da her zaman güneş vardır. Hiçbir zaman karanlığa girmeyiz. Bizim her şeyimiz açık. Alnımız açık. Bizi itham etmesinler. Varsa bir bildikleri ortaya belge koysunlar."

"Hagi, 'Ben Avrupa'da çıkışta olan genç futbolcuları, savaşan futbolcuları istiyorum' dedi. Ocak ayında 3-4 tane oyuncu alacağız."






Yönetim ve takım adına iç açıcı şeyler olmayagörsün, biz devam edelim heyecan aramaya. 15 ocakta açılacağına inanalım arenanın. Üstteki fotoğraf aralık 2008'e ait. Ben bilgisayar ve nete ulaşaibldiğim her ortamda explorer'ı ilk açtığımda stadın kameralarından tek tek bakarım nedir durum diye. Önceki günden farklı bir şey görünce de sevinirim işte. Biliyorum birçok kişi böyle. Napalım, beklentisi olan insan heyecanlanır ancak. Neyse, uzun süre nete giremediğim bir dönemden sonra girmişim nete demek ki, çok sevinip bu fotoğrafı "mabed" adıyla kaydetmişim. Hatta epey bir süre de arka plan olarak kalmıştı.



Bugün de bu fotoğrafı yayımlanmış mabedin. Düne göre farklılık hissedemiyorum artık, ufak tefek şeyler kalmış zaten. Ancak 2 yıl önceki fotoğtafa bakınca hissettim bir insanın beklediği bir şey olunca zamanın geçiş hızını...

Onlar bizi bir şeylerle oyalayıp kandırmaya devam etsin, biz de sadece gün sayalım oralarda zıplayıp bağıracağımız zamana kadar.
43...42 diye...

göbek










Üstteki 2 arkadaş La Liga'nın orta üstü fiziğe sahip oyuncularından. Alttaki 2 arkadaş ise bizim lige göre birer yaratık, yani ülkemizin en güçlü oyuncuları belki. Fakat üsttekiler alttakilerden güçsüz mü? Asla. Peki daha mı profesyoneller? Kesinlikle.
"Futbol koşmakla olmaz, zeka da ister" denir ya hep; yetmez. Meslek değildir futbolculuk, hayatını futbola göre planlarsan iyi olabilirsin, yoksa hayatta olamazsın. Olmazsan da ağlayıp sızlanmak ahmaklık olur.