"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

29 Haziran 2011 Çarşamba

Biri Bizi Durdursun



Şu an Galatasaray kulübünün üst düzey kesiminde bir kaos var. Kimse ne olduğunu bilmiyor. Ama bundan 1 ay önce bizi heyecandan son dakika haberleri için monitöre yapıştıranlar şu sıralar garip işleri garip şekillerde yönetmekle meşgul anlaşılan.

Ünal Aysal'ın başkan seçildiği ilk yayını ntvspordaydı. O yayınla ilgili şöyle yazmıştım. Üstüne yapılan transferler güzeldi. Hatta belki kendisinin bizzat ekiple beraber Madrid'e gidip 3 saat sonra dönüp 3'üyle de anlaştık demesi de adamı mesih ilan etmemize yakınlaştırmıştı bizi. Taraftarız işte. Yavaş düşmeye başlıyor bazı jetonlar. Biz de Drogba, Buffon, Muslera, Kallström, Forlan, Reyes, hele bugün Kaka gibi isimleri duyunca resimdeki arkadaş gibi oluveriyoruz bir anda. Çünkü unutuyoruz transferlerimizi yöneten adamların ya fotospor-fotomaç gazetesi muhabirleri olduğunu ya da akıllı olalım derken geçen senelerdeki resmin aynısının çizdiğini.

Şu an kurumsal bir yapı olduğu söyleniyor. Tamam, güzel. Ama kim kimi-neyi koordine ediyor, kim kime posta koyuyor, kim neyi yalanlıyor anlayamıyoruz. Ali Dürüst, Bülent Tulun, Ünal Aysal ve son sıra Abdürrahim Albayrak. 4 kişi var, (Taffarel ve Fatih Terim'i saymadan). Biriniz sözcü olun diğerleriniz sussun be abi. Bizzat işin içindeki adamlar siyaset yapmaya başladı. Yine birileri bir şeyler peşinde sanki. Bu adamların ağız birliği içinde olması ve dediklerinin en azından yalan çıkmaması gerekmez mi? Başkan çıkıp bütçe sınırlaması yok diyor (ki bunun bizi kısa vadede de başarıya götürmediğine çok kere şahit olduğumuzu da unutmuşuz. Beşiktaş'a benzeme-benzememe olayı değil bu. O kadar parayı dengeli ve mantıklı harcama gerekliliği), Abdürrahim Albayrak çıkıp az para harcayarak yıldız yaratacağız, Lauro bitti diyor. Sonra haberlerde, bloglarda, sözlüklerde iptal edildi o yine Muslera'ya dönüldü deniyor. Spor sitelerinden veya az önce bahsi geçen yönetici ve teknik ekipten ses yok. Sonra Gürcan Bilgiç'in ağzına sakız oluyoruz, adam konuşuyor televizyonda.

Radikal olmaya çalışırken, kontrolü kaybedip amacını şaşmaya doğru gidiyoruz. Kim durduracak bakalım bizi.
Herkes maskeyi takmış birbirinin donunu kafasına geçiriyor, kahkahalar atarak. Biz de 1 aydır izliyoruz bu kumpanyayı.
Sonumuz hayrola.

Hiç yorum yok: