"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

1 Haziran 2011 Çarşamba

İçim rahat etmiyor...



- Oyunun teknik yönünden bahsetmeyeceğim. Uzun uğraşlar sonunda Tekirdağ'ımın güzel ilçesi köyden hallice Muratlı'da zar zor maç izleyecek bir kahve buldum. "Sen kimin oğlusun beyaa?" tarzı sorulara cevap vereyim derken ilk çeyrek kaynadı. İkinci çeyrekten itibaren de sahada Banvit diye bir takım yoktu beya, öyle ki ikinci yarı GSCC'ın sayı atması tribünleri enterese etmemeye başlamıştı.

- Maçtan sonra kot pantolonuyla sahaya inip tribünlere 3'lü çektiren Rancik başkan.

- Oktay Mahmuti'nin;
*oyunun durduğu her anda sahadaki oyunculara değil, yedeklere bir şeyler anlatması,
*Tutku'ya "Bak oğlum..." diye başlayan azar cümleleri sarfetmesi,
*maçtan sonra; "Galip tarafı herkes konuşur. Banvit'i en az kendi takımım kadar tebrik etmek istiyorum." demesi ve kendisine yöneltilen yeni başkan, tribün, Fenerbahçe Ülker eşleşmesi sorularına verdiği "Diğer maçlara nasıl hazırlandıysak final için de aynı şeyleri yapacağız." gibi son derece baskı azaltıcı ama ciddi, kaliteli cevaplar vermesi

- Son çeyrekte 35 sayı fark varken hakeme itiraz eden ve savunma yapan Galatasaray CC takımı = inanç

- Bundan 12 sene önce İzmir'de aynı parkede basketbol oynadığım Bora Hun Paçun'un bugün TBL yarı finalinde Preston Shumpert ile adam adama oynaması ve benim şu an bu postu yazıyo olmam,

- 2-3 post önce yazdığım; "bu takım ilginç, kimse ön planda değil" fikrine bir şey eklemem lazım: "Ancak herkes eşit derecede ve çok önemli olduğunun farkında.". Biraz sosyalist düzen. Tüm sporlarda olduğundan daha çok basketbolda yararlıdır bence.

- Bana Muratlı - İstanbul arası yolları yine aşındırtıp bu sefer salonda ezeli rekabeti ve Esenler otogarında sabahlama riski yaşatacağın için teşekkürler Galatasaray CC.

Hiç yorum yok: