"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

17 Eylül 2010 Cuma

Kontrol



Dün Beşiktaş maçının golsüz bitmeyeceği ihtimali çok yüksek değildi aslında. İyi kapanan bir rakip, iyi bir de kaleci vardı Beşiktaş'ın karşısında. Fakat ne Zapo 10 numaralığa soyundu, ne şişirme bir top atıldı, ne de oyuna saçma sapan top sokan Hakan ıslıklandı vs. Herkes maçın başından beri yapması gereken neyse onu yaptı, öyle yapmaya devam ettikleri sürece golün bir şekilde geleceğini biliyorlardı, kontrol onlardaydı. Teknik adamlarını anlamak istiyor adamlar.

Galatasaray'da benzer durumlarda karşılaşılan manzara şu; Servet top sürerek rakip sahayı dikine kat etmeye çalışır, verkaça girer, olmadı şişirir rakip kalecinin veya stoperlerin göbeğine ya da takım enine yavaş paslarla bir şeyler saçmalar tribünlerin ıslıkları arasında. Çünkü kimsede profesyonel mentalite yok, kontrolü kaybediyor takım. Herkes kendini aşmaya çalışıyor, taktiği ve teknik direktörü sallamamaya başlıyor. Zamanında bu mantıkla şansla, baskıyla son dakika golleriyle çok maç kazandı Galatasaray; ama, artık zayıf takımları açacak gücü ve o baskıyı yaratmaya tahammülü olan bir taraftarı yok. Tabi eli ayağına dolaşmayan, maçı bırakmayan, hızla dikine ama sakin oynayan oyuncuları da...

Geçen sene son haftalara doğru Galatasaray'ın Sivasspor ile 1-1 berabere kalmasından sonra Rijkaard'ın anlatmaya çalştığı benzerdi. Tabi tercüman yine şov yapıp sözleri; "Kalan haftalarda daha sakin ve kontrollü oynamamız gerekiyor. Öndeyken taç atmaya koşarak gidiyor oyuncular." olarak çevirmişti. Halbuki Rijkaard'ın söylediklerinin tam karşılığı şuydu: "Öndeyken, vakit ilerledikçe güvenimizin artması, sakin kalmamız ve rakibin direncini düşürmemiz gerekiyor. Oyunu soğutup kontrol altına almamız gerekiyor. Ancak bunu yapamıyoruz."



Zaten adamı bir anlayabilsek... Onu sadece tercüman anlıyor, o da yanlış anlıyor be abi.

Hiç yorum yok: