"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

29 Kasım 2009 Pazar

Maçın Kahramanı: PUYOL


Maçın hakkı beraberlikti. Çoğu kişi benimle hemfikir sanırım. Maçın kahramanı konusunda da. Puyol'un hangi hislerle oynadığını bilim adamları çözerlerse Allah aşkına bizim Gökhan ile Elano'yo da aşı olarak yapsınlar. Olacaklarsa da 20 yıl sonra kısır olurlar o da bizi ilgilendirmez :))
Puyol'un babası geldi aklıma maç esnasında mütevazi bi yaşam sürerken, sanırım berberdi, geçtiğimizi senelerde vefat etmişti. Böyle bi evlat yetiştirdiği için diğer alemde koltukları kabarmıştır sanırım. Fazla duygusal bi giriş oldu ama adam her türlü methiyeyi hakediyor yalan mı?

Guardiola'nın Galatasarayvari bir dizilişle sahaya çıkmasını yadırgadım açıkcası. Henry tamamen sola kaymış solda oynayacağını düşündüğümüz İniesta ise bu yüzden içeri doğru yol almıştı. Keita, Busques(yabkış yazmış olabilirim), Xavi, İniesta ile defansif ortasaha kurgusunu çelikten kurup bir tane atar yatarım modundaydı resmen. Nitekim dediği oldu ama 18'in içini İbra ile doldurarak.

Messi saman alevi gibiydi bi vardı bi yoktu. Aynı şekilde Ronaldo. Kaka 3 kere takımdaşlarına al da at dedi ama anlamadılar. Kaleciler genel manada iyiydi.

Bir diğer bana ilginç gelen nokta Barca'nın oynattığı adamların 7'si altyapıdan (6 katalan ve Messi) diğer 4'ü ise müslümandı :)) Ne alaka dieceksiniz ama dikkatimi çekti. Henry, Abidal, Toure ve İbrahimoviç(kanıtlanmamış veri) Barca'nın müslümanları. Diğer iki isim de ilgin ç aynı takımdan gelme Keita ve Dani Alves.

Sonuç orak güzel maçtı ama muhteşem değil..

Hiç yorum yok: