"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

1 Kasım 2009 Pazar

Fenerbahçe'ye karşı önyargı

Ülkemizin en çok takip edilen spor sitelerinin başına gelen internetspor.com'un Ercan Saatçi özentisi adı çok da önemli olmayan bir yazarının yazısı sonucu bu antipatikliğin sebebinin ne renkler ne de yöneticiler olmadığını anladım.. Bu antipatikliği yaratanlar kötü oyundan sonra bile takımını eleştirmek yerine göklere çıkaran holigan yazarlar.. Ercan Saatçi ve Ömer Çavuşoğlu gibi garibanların Fener taraftarları tarafından bile sevilmediği gerçeği önümüzdeyken en az onlar kadar fenerli Uğur Meleke ve Mehmet Demirkol objektif olabildikleri için mi seviliyorlar acaba..

İşte belki de şu sitede yazdığı saçmalıklardan dolayı benim bir ayda kazandığımı karaladığı 3-5 satırla kazanan yazar! arkadaşımızın yazısı..
Eminim aynı fanatik yazar Fener- Kayseri maçında topun %100 çizgiyi geçtiğini de iddia edecektir. (Belki de geçmiştir ama görüntülerden belli olmuyor ayrı)

Kabahat Fenerbahçe'dedir
01 Kasım 2009 Pazar 02:31

"El elden üstündür" sözünü unutmamak gerekir. Fenerbahçe'nin rakibine çok yönlü üstünlüğünü görmemezlikten gelmek ayıptır. Alınan galibiyetten sonra, Galatasaray'ın ezeli rakibi Fenerbahçe'yi seremoni halinde alkışlaması gerekir. Bunu yapmak erdemliktir.

Böyle bir rakip karşısında maçın tamamında modern futboldan örnekler sunarak Fenerbahçe'nin aldığı bu haklı galibiyeti kim gölgelemeye çalışıyorsa art niyetlidir.

Fenerbahçe'ye verilen cezayı az bulanlar, Kasımpaşa maçında rakibine yumruk savuran Keita'ya ve herkesi galeyana getiren Arda'ya herhangi bir ceza verilmezken seslerini çıkarmayan bu insanlar; fiilsiz, öznesiz, yüklemsiz cümleciklerdir. Bunlar büyük dünyanın, dürüstlükten yoksun küçük insanlarıdır.

Fenerbahçe'den sürekli aldığı yenilgilerin faturasını başkasına çıkarmak artık bir Galatasaray klasiği olmuştur. Futbolu ağzıyla oynayan star adaylarının rakibine ana avrat sövmesine ses çıkarmayanlar, katalizörlük yaparak saha kapatmaktan bahsediyor.

Fenerbahçe maçlarında Ali Sami Yen'i çadır tiyatrosuna dönüştüren, kızıl siyah bulutlar oyununu sergileyen usta yönetmen Adnan Polat, bir kez olsun içinizdeki kötü duygulara tepki gösterecek kadar cesaretli olabildiniz mi hiç? Hiç objektif olmadınız.

Kötü kralların mutluluğu halkının sefaletidir!

Aslında kabahat bir okurun yazdığı gibi Fenerbahçe'dedir. Şimdi size Harbiyeli okurun yazdıklarını sunuyorum.

Harbiyeli okur diyor ki;

'' Suçlu ayağa kalk!

Maçın başında atılan golde, topu çizgiden çıkmadan çeviremeyen Wederson, altı pastan topu direğe nişanlayan Lugano, kaleci Franco'nun kısa degajını kaleye şandelleyemeyen Alex, kabak gibi açılmış bomboş kaleye kafasıyla ıskalayan Guiza, dört mutlak gol pozisyonunu harcayan Kazım, yenilen hatalı golde topu elinden kaçıran Volkan Demirel; yapmasanıza, atsanıza o golleri, skor 7-0 olsun. Mazeret bırakmadan sustursanıza şu Galatasaray'ı, bahane bulmasınlar.

Bir şişe su, bir bozuk para iki maç saha kapattırıyorsa; o halde geçen sene atılan bir ton su Ali Sami Yen'e kilit vurdurmalıydı.

Bilica'nın tokatı 3 maç ceza ise, Keita'nın kroşesi Keita'ya sezonu kapattırmalıydı'' diyor.

Harbiyeli arkadaşımızın yazdıklarına kulak vermek gerekir.

Kendi lehine yapılmış olan adaletsizliklerde seslerini çıkarmayanlar, atılan 1-2 pet şişe sonrasında feryadı figan ediyorlar.

Gerçek gecikmeyi sevmez. Hayallerin yerini pişmanlıklar alırsa, kıskançlık duyguları ortadan kalkar.

Talihli futbol takımları, bedavadan aldıklarını eninde sonunda tarihe geri vereceklerdir. Çünkü yanlarındaki şans da şanslı değil artık.

Kimse görmek istemeyenler kadar kör değildir. Görünen bir gerçek vardır ki, o da Fenerbahçe bu yıl botanik bahçesidir.

Hiç yorum yok: