"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

10 Mayıs 2011 Salı

Pazar Ligi Play-Off 'lar Başlıyor.

Uzun süredir yazmıyordum blogumdan Pazar Ligi ile ilgili. Bu aralara futbol aşkım Galatasaray başarısı ile doğru orantılı olsa da , blog yazılarımdan sonra birçok takımın bize karşı bilenişine tanık oldum. Bu da açıkcası beni ürküttü. Bileklerim, bacaklarım, dizlerim evli barklı işinde gücünde bir adam için fazla engebeli olsa da, bulunduğum her kurum için benliğini her zaman ikinci plana atmış birisi için eften püften şeyler olduğu da aşikar. Normal sezonu aslında beklentilerin altında kapamış olsak ta, uzun lig maratonundan sıkılmış olmanın verdiği bıkkınlık maçlarımızı flukte etse de, All-Star'a 2 oyuncu vermiş olmanın gururu sadece küçük bir anı olarak hatırlanacak olsa da, işte geldi çattı Play-Off'lar. Asıl uyuyan devi uyandıran alınan bir mağlubiyet değil her zaman yeni heyecanlardır. Bizim için alınmış bir galibiyetin 2 pundan başka bir anlamı yoktur. Kalamış galibiyetine ne kadar sevindiysek White Devils galibiyetine o kadar sevindik. Mental açıdan eyvallah demedik o kadar. Okullu olmalarına, alaylı olarak eğilmedik. Yani tavsiyem üzerimizden motive olmaya çalışmasınlar, zaralı çıkabilirler.

"Dereyi geçerken at değiştirilmez" demiş zamanında işten tecrübe edinmiş birileri. Ama faketmediği herkesin tecrübe ettiği şeyin farklı olabileceği. Evet Papazlar iki as oyuncusu ile yollarını ayırdı. Deve olsa farketmezdi kanımca. Cerrahide bir deyim vardır ABSE:DRENAJ. Yani irini boşaltacaksın. Bu iki arkadaşımızla işler iyi gitmiyordu, biz git demeden kendileri gittiler zaten. Aradıkları ama halen bulamadıkları takımlarında başarılar. diliyorum. Ama bir takıma entegre olmaya çalışmaktansa bence kendi hükmedecekleri bir takım kursunlar diye yine de tavsiyede bulunayım.

Yazmayı severim aslında, tanısı konmuş hiperaktivite bozukluğum ve beraberinde Dikkat eksikliğim, yani fikir uçuşmalarım dolayısı ile karmaşık cümleler kurabilirim. Bu da Türkçesi çok iyi olmayan yurt dışında yetişmiş arkadaşların yazdıklarımı anlama da güçlüğe yol açabilir. Şimdiden affola. :))

Şunu belledim bi kere. White Devils kalecisi Emre'nin dediği gibi aslında çirkef olmayan takım yok. Kimininki huyundan, kimininki tepkisel, kimininki anlık ta olsa herkes çirkinleşebiliyor. Sanırım benimki tepkisel. Mesela bu yazıyı yazmama sebep olan da bir tepki aslında. Play off mücadelesini gereksiz germeye çalışan bazı arkadaşlara kendi blogumdan cevap vermek istedim. Belki de hiç bu yazıyı okumayacaklar ama bu da benim motive olma yöntemlerimden biri. Sonuçta burası benim mıntıkam. Sizin mıntıkanız hemen altta ki yorum yaz bölümü, her zaman beklerim.

Şunu öncelikle belirteyim. Kaybettiğimiz 4 maç rakiplerimizi belki umutlandırır ama sebeplerimiz bahaneden öte gerçekliğe yakın. Bada'nın iş durumu, takımdan ayrılanlar, Alper'in cezası, Savaş ile Fatih'in birçok maçı iş durumu ile kaçırmış olmaları bu yenilgilerin zeminini hazırladı.

Mental, fiziksel, kadrosal olarak Play-Off lara kusursuz geliyoruz. Takımımıza ve birbirimize sevgimiz-saygımız tam. Tam kadro geliyoruz. Elimizden ne geliyorsa yapacağız. Yapıp ta yenilmek varsa da bükemediğimiz bileği öpmesini biliriz. Tebrik eder, hakedenin şampiyon olmasını isteriz.

Saat 17:00. Birinci saha. Hilalspor Tesisleri.

Hiç yorum yok: