"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928
15 Temmuz 2011 Cuma
Olmaz
- Lig bittikten sonra yazdığım şu post hakkında az tepki
almamıştım. Şöyle peşinen söylemek istiyorum ki, alın teri döken
futbolculara ve takımını destekleyen taraftarlar için üzülesim
geliyor. En masum onlar. Bu olaylar kolay değil. Empati yapmaya
çalışıyorum. Ama ne yalan söyleyeyim. Üzülmüyorum. Hani
Fenerbahçe düşmesin, ligin tadı kalmaz vs. diyorlar ya, ben
demiyorum. Suçlularsa kişilere ceza verilsin de saçma, sonuçta
Aziz Yıldırım yaptıysa bunu, kendine değil futbol takımına
yaradı bu.
- Ben olsam diyeyim... Bir kere üzüntüden uyuyamazdım. Görsel
veya yazılı basına bakamazdım. İkincisi ben ve benim gibi
tribünü her fırsatta binbir fedakarlıkla kovalayan insanların
emeğine haksızlık eden kim olursa olsun ona lanet ederdim.
Fenerbahçeli taraftarların psikolojisini anlıyorum ama onlar da
benim gibi kendi yaptıklarını anlamıyor sanki. Ben sadece
"renkleri" destekleyen eylemlere katılıp tezahürat yapardım.
Şüphelileri değil. Zira, tüm iddiaların yalan olması ve Aziz
Yıldırım gibi bir adamı kafasını ittirerek arabaya sokup
Metris'e göndermek bu Türkiye'de kolay değil. Bir şeyler olmuş,
bu açık.
- Şimdi cereyan eden hadiselere bakıyorum da. Baştan sona komedi
geliyor bana.
- Bu olay patlak verdiği andan itibaren yapılan açıklamalarda
birçok kimse üzerindeki formayı çıkarmamıştır bence. Ünal
Aysal'ı bundan ayrı tutuyorum. Galatasaray basın organlarıyla
ilgili aldığı kararlar, sonrası ve TFF'nin son tutumuna karşı
açıklamaları dahil bence son derece kendi deyimiyle aristokrat
bir tavırdadır. Ben bu kadarının bile fazla olduğunu
düşünüyorum. Ben unutmadım çünkü 1'e karşı 17 triplerini, tüm
görsel, yazılı ve sosyal medyada konuşulanları. Ve tam tersi
durumda şu an Fenerbahçe ve Fenerbahçeliler'in neler yapacağını
kestirebiliyorum. Geçen ay "biz bize yeteriz" baskılı tişört
üretip giyenler şimdi "Türk futbolu birlik olsun, bu hepimizin
sorunu, kulüpler birliği karar almış sağolsun." falan diyor.
Neymiş demek ki? Yetemiyormuşsunuz birbirinize.
- Ünal Aysal'ın hiç bir açıklamasında "Fenerbahçe ve diğer
şüpheli kulüpleri küme düşürün, ne biçim iş yapıyosunuz TFF?"
gibi bir anlam olmadığı çok net. Sadece TFF'nin sadece hızlı
hareket etmesinin ve gerekirse ligleri ertelemesinin, aksi
takdirde yeni sezonun çok anlamsız, zevksiz, geliri düşük ve
şaibe altında geçeceği için bir gereklilik olduğunu söylemiş.
Bunda kınanacak ne var anlamıyorum. Bunu Fatih Terim de Adnan
Öztürk de söyledi. Burda şunu söylemem gerek. Önce
Galatasaray'ın; kimsenin, hatta kendilerinin bile beklemediği
bir tavır sergilemesine teşekkür eden Fenerbahçe kulübünün, bu
açıklamaya cart curt yapması acizliktir. Hele 3 gün önce Aykut
Kocaman'ın "Şampiyonluğumuzu alamazlar." şeklindeki ve Nihat
Özdemir'in "Şampiyonlar Ligi'nden alıkoymak veya küme düşürmek
TFF'nin ciddiyetine ve ağırlığına yakışmaz." gibi manüplatif
açkıklamalarına hiç bir reaksiyon göstermeyen TFF'nin Ünal
AySal'ı tehdit etmesi basiretsizliktir.
- Olaylar ilk ortaya çıktığından beri şu tarz geyikler de
dönmüyor değil. Yok geçmiş yıllarda siz de yaptınız, yok
temizlemeye başlayacaksanız neden bizden başlanıyor, gidin tüm
lig tarihini araştırın (ki bunu Aykut Kocaman söyledi.) falan
filan. Komik ve boka batmışken yalnız kalmayayım mantığından öte
değil. Bir kere şu durumda bile mahkeme bitmeden kimse suçlu
değildir diyen birinin bilmem kaç yıl öncesi için bunları demesi
çok trajikomik. Ayrıca, önceden biz dahil başka kulüpler de
yapmıştır bu tarz hareketler, ama geçmişte yine sizin takımınız
da yapmıştır, siz de biliyorsunuz. O yüzden bu nisan ayında
kanunun çıkmasına yardım eden Fenerbahçe dahil tüm kulüpler
olduğuna göre, bu yargılama sürecinden kimse rahatsız olamaz. Bu
süreçten rahatsız olanları ve Aziz Yıldırım'a destek olarak
hareket eden taraftarları anlamıyorum. Zira, eğer iddialar
kanıtlansa da kanıtlanmasa da o insan yüzünden sizin o kadar
paranız, emeğiniz, sevinciniz boşa gitmiş olacak ve şu an içinde
olduğunuz durumun hesabını kimse veremeyecek (ki ben de
mahkemenin kanıtla"ya"mayacağını da düşünmüyorum ve bu iddialar
kanıtlanırsa hiç birimiz şaşırmayacak bence.).
- Mehmet Ali Aydınlar'ın bu şike olayını etik kurula sevk
ettiğini ligi tescil ettikten ve son İbrahim Akın olayından
sonra açıklaması şaka değil. Son olarak da "Her an her şey
olabilir." dedi. Ciddi ciddi bu adam yönetiyor TFF'yi.
- Beşiktaş Türkiye Kupası'nı, şüphelileri aklana kadar
federasyona iade etti. Ben bir Beşiktaşlı veya Fenerbahçeli
olsam bundan da fazlasını bile isteyebilirdim. Şüpheli kim
varsa, benim duygularıma ve emeklerime kim hakaret ettiyse onun
derhal kulüpten defolmasını isterdim, kim olduğu hiç önemli
değil. Çarşı da buna benzer bir hareket yapıyor ve yapacak
galiba. Kimseye önyargıyla bakmamak ama aklanana kadar taraf da
olmamak.
- İşin bireysel boyutuna dönersem, ben sadece Galatasaray'a
bakıyorum. Halen Kallström'ü, Muslera'yı bekliyorum, halen "bir
sağ bek almadan nasıl olcak bu iş?" diyorum, halen "formalar
tanıtılsın gideyim kapayım bir tane" diyorum. Yukarıdakiler
sadece düşüncelerim. Sonuç umrumda değil.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder