"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

18 Eylül 2009 Cuma

PAO 1- Galatasaray 3


Ten Cate Galatasaray'ın defansının vasat olduğunu belirmişti. Fakat farketmediği şey beğenmediği defansın İstanbul'da bırakıldığı. Yani Servet ve Gökhan Zan sakattı. Emre Aşık ve stoperde Hakan Balta bile Pao defansından daha uyumlu bir görüntü çizdiler. Hızlı Keita, Baros ve Kewell'a hangi düşünceyle önlem almadığını bence sorgulamalı Rijkaard'ın eski yardımcısı, Pao'nun yeni hocası. Yunanlı dostlarımız kusura bakmasınlar ama dünkü yazımızda övdüğümüz Karagounis ve Katsouranis hakemle ve rakiple didişmekten ne oyun kurdular ne de yaratıcı bir pas atabildiler, bu da uzaktan şutlaın denemelerine sebep oldu. Leo Franco da bu tarz goller yiyecek bi kaleci değil ne yazık ki. İlk golde hızlı Baros sağdan hızla içeri girdi ve Marinos'un yaptığı asistle Elano golü attı, daha sonra Baros bu sefer soldan driblingle girdi auta attı. Elano'nun ara pasında Kewell kaçırdı. İkinci yarıda Topal'ın pasına yine Baros kaçtı ve golünü attı ve enaz bu kadar çok Galatasaray atağı bu kadar çok amaçsız uzaktan çekilen Pao şutu. Maç böyle geçti. Bizim açımızdan deplasmanda alınan 3 puandan öte bi anlamı yok. Rakibin Yunan olması ayrı bir motivasyon gereği değil. Zaten 2 ülke takımlarının oyuncularının %60'ının yabancı olması da politik bir anlam yüklenmesini engelleyen tarafardan biri. Pao kalecesi Galinovic'in yuhh lanması bana göre Pao taraftarına yakışmadı. Kalecinin yediği hangi golde hata vardı diye göz atsak elimzin boş kalacağını görürüz. Maç dışı bir kaç oknuya değinecek olursak. 4. ve 5. hakemlerin bir işe yaradığını görmedim açıkçası. Çünkü hep aynı tarata duruyorlar, diğer tarafa neden hiç geçmediler gerçekten çok merak ettim. Diğer bi konu Galatasaray'ın pankart jestine alkışla karşılık verilmesi. Birkaç kendini bilmezin Türk bayrağını yakması ferdi bi olay dışında hiç bir anlam ifade etmiyor bizim için. Futbolda faşizmi barındırmak isteyenler yarın Cisse ve Gilberto Silva gibi dünya starlarını takımlarından bu sebepten dolayını gittiğini gördüklerinde iş işten geçmiş olabilir. Sonuç olarak Ten Cate Rijkaard'ı öldürmek zorunda mı kalacak yoksa İstanbul'da öldürücü bir oyun mu sergiletecek takımına göreceğiz. Öte yandan bu sene resmi müsabakalarda yenilmemiş Galatasaray'ın bileğini bakalım kim bükecek?
sekobarbital

Hiç yorum yok: