"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

9 Ağustos 2012 Perşembe

Melo - Hamit - Transfer

Başlığı etiket kısmına yazsam olurmuş. Başlık üretemedim. Zaten son zamanlarda kafa çok meşgul olduğundan cümle üretemiyordum, bu da bir aşama.

Neyse,

Hamit ve Melo'nun Galatasaray'a transfer süreçlerinin bu kadar uzun zaman almasında ekonomik çıkarlar vardı. Beni tatmin etmedi, ama kabul. Yönetimin ekonomiyi ve meşhur "takım içi dengeler"i bozmadan bu işleri halletmesi çok olumlu.

Ancak; Ünal Aysal'ın "25 haziranda transferleri bitiririz." cümlesi bir fiyaskoydu. Hem menajerlerin hem de oyuncuların elini güçlendirdi. Geri adım atmadılar. Bu yüzden takım her zamanki gibi çok geç kuruldu. Bunun eksikliğini yine ilk haftalarda göreceğiz bence. Umarım yanılırım.

Melo ile Hamit süreçlerindeki benzerliğe bakınca;

Hamit'in Galatasaray'lı olduğunu biliyoruz. Türkiye'ye gelirse bizi çok istediğini duyduk sürekli. Real Madrid'de kulübede oturuyordu ve açıkçası ilk 11'e girmesi çok olası değildi.

Melo'nun Galatasaray ve tarafar aşkından bahsetmeye gerek yok. Ancak şu da bir gerçek ki Marchisio ve Pirlo gibi İtalya milli orta sahasının göbeğinden oluşan bir Juve göbeğine Melo'nun monte olması da imkansız gibi bir şeydi.

Galatasaray tarafından bakalım;

Hamit Türk kontenjanından biri olarak kale, en ileri uç ve defansın solu hariç (zorlasan orda da oynar) her yerde oynayabilecek bir adam, tecrübeli ve teknik olarak milli takımın da belki en iyisi. Sağ taraf veya göbekte inanılmaz iyi iş yapar.

Melo da geçen yıldan gelen öyle bir ortam yarattı ki, bu sene yerine Daniele de Rossi'yi koysak Melo'dan alacağımız verimi alamayız, o da açık.

...


Kabaca hem Galatasaray bu iki oyuncuya muhtaçtı, hem de bu iki arkadaş Galatasaray'a. Bence tek bir farkla: Oyuncular, Galatasaray'ın onlara olan muhtaç olduğundan daha fazla Galatasaray'a muhtaçtı. Bu çok önemli bir ayrıntı. Zira yöneticilerimiz bunu "biraz" unutarak hareket ettiler. Bunu unutmadıkları noktada ekonomik olarak taviz vermediler, ancak unuttukları noktada bu kadar uzun süre tabiri caizse peşlerinde gezdiler.

Şu anki tabloya bakınca ikisi de garanti 2.9 milyon euro alacak ve üzerine maç başı primleriyle 3.5 - 3.7 milyon euro civarı alacaklar. Kulağa güzel geliyor. İkisi de bu parayı hakeder büyük ihtimalle. Çok uç da değil. Teknik ve taktik olarak da müthiş hamleler, o da eyvallah. Tam burda Hamit ile Melo'yu ayırmak istiyorum:

Hamit daha fazla ücret öneren Fenerbahçe'yi Fatih hoca ve tuttuğu takım sayesinde reddetti ve bize bu sebeple imza attığı için ona karşı olumluyum. Her ne kadar Real Madrid'de sadece 2.2 milyon euro alırken uzun süre para pazarlığı yapmış olsa da.

Melo ise, sosyal medyada ortalığı ayağa kaldırdı; yorumlar, reklamlar falan, taraftarla fingirdeşmeler gırla zaten. Sorsan bir en fanatik Galatasaray'lı. Ama kaç aydır yok menajer parası, yok kendi yıllığı falan diye oyalandık durduk. Galatasaray kesin olarak vazgeçse ne yapacaktı çok merak ediyorum. Rusya'ya mı giderdi, Juve'de idmandan idmana memur mu olurdu, meçhul. Şimdi ise hem CL'de oynayacak, hem de başka hiç bir yerde alamayacağı parayı alacak. Menajerlik şirketine alkış. Tabi hiç bir beklentisi olmadığı ve elden çıkarmak istediği oyuncusunun bonservisi konusunda da uzun süre direnen Juve yönetimine. Tam tersi durumda biz üstüne para veririz göndermek için (bkz. riera, baros vs.).

Geçen sene her şey tıkırında giderken şampiyonluğa birkaç hafta kala üstüste konulan tüm taşlara tekme atan bir adamdı Melo (Riera kavgası). Fatih Terim de kendisinin kiralanmasının ne kadar doğru olduğunu söylemişti, haklıydı da. Aynı veya benzer bir şeyi bu sene yapmayacağının garantisi yok. Bu yüzden geç de olsa hem ekonomik olarak uçmayan, hem satın alma gibi bir riske girmeyen hem de taraftara (benim zihiniyetimde olmayanlara da) hitap edebildiği için bir alkış da Ünal Aysal ve ekibine.


Bu arada geçen gün bir arkadaşla konuşurken söyledi; bu Kayserili pazarlığında bu kadar iyi olan ve tek düşünceleri kendilerine kalacak para olan menajerlerin bu tavırları ister istemez oyuncuya da bulaşıyor, diye. Gerçekten öyle. Biz de sanki bu adamların primeri para değilmiş gibi "gelmezse çocuğumu keserim." şeklindeyiz. Halbuki Hamit ve Melo'nun olmadığı bir Galatasaray, bu iki adamın olacağı bir Galatasaray'dan belki biraz geç olur ama yine de hedeflediği noktaya ulaşır. Yani Galatasaray kulübü Melo'dan da Hamit'ten de büyüktür. Esas olan da budur.

Hiç yorum yok: