"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

13 Ekim 2010 Çarşamba

"One of the worst days of my career"



- Söz Hiddink'e ait. Azerbaycan Maçından sonra. "Kariyerimin en kötü günlerinen biri."

- Almanya maçından önce tüm g.tler tavan süpürmekte. 2 maçta 6 puan yaptık ya hani, o yüzden. Panzere koymaya gidiyoruz. Adamın bi yerinden kan alırlar böyle. Gazımız böyle demonstratif biçimde alınınca (Tabi basın da bu tarz durumlarda hep birine patlatmaya çalışır olayı sağolsun, kime çalışıyorlarsa artık. Ya da nasıl bir reyting anlayışıdır? Oyuncuları, antrenörü vs. asıp kesince mi izleneceksiniz ancak?) daha noluyor diyemeden Azeriler de gelişine vurdu voleyi. Maça tekrar döneceğim.

- Garip bir mentalite bizdeki. Ben ne Almanya maçından önce çok umutluydum, ne de Azerbaycan maçından sonra bu kadar umutsuzum. Almanya maçından önce çok da iyi oynamadan aldığımız 6 puan vardı. Azerbaycan maçında da gayet iyi organize olduğumuz bir gol öncesi dönem vardı (Tabi başta defansif konsantrasyon kayıplarımız göz ardı edilemezdi.). Tam burda Rıdvan abimiz üzerinden hemen tüm sp(k)or yazarlarına söylemek istiyorum: İlk yarıda Hamit'in, Gökhan'ın, Semih'in girdiği pozisyonlarda harika paslaşma vs. dediniz, haklıydınız. Selçuk'un ve Hamit'in enfes şutları da girmedi, üstüne bir de gol yedik, hemen döndünüz. Hayırdır? Herkes o sahada o kadar uğraşıp, aynı pozisyonda uyumayı başarabilen 4 oyuncu (Hakan, Emre, yanlış hatırlamıyosam Hamit ve Volkan) yüzünden komik bir gol yedikten sonra çeviremediler maçı diye ne Hiddink kaldı ne oyuncuların biri. Herkes herkesi asabilir artık. Yazın, çizin, kovun, başkasını getirin, küfredin, lanet edin... Ama olur da 2012'ye gidersek en önde sevinen siz olun. Hiddink büyük hoca deyin, tıpkı ilk geldiğinde dediğiniz gibi "kurt hoca, süper olacağız, şampiyonluğun adayıyız" deyin. pefff...


- Azerbaycan maçındaki kadro, sırt numaraları olarak benim kafamdaki milli takım ideal kadrosudur. (14 numaralı Özer yerine Arda'yı koyunca tamam.). Elbette Semih-Mevlüt, Volkan-Onur, Tuncay-Volkan Şen, Balta-İsmail alternatifleri tartışılır; ancak, milli takımda bu oyunculardan iyi performans göstereceklerine şu dönem için inanmıyorum ben de.

- Arda, sen neymişsin be abi. Ne Galatasaray'ın ne milli takımın tadı tuzu kalmamış sensiz. Gerçi sakatlığın iyisi olmaz da, belki de hayırlı oldu bu olay. Sen şu 2 maçta oynamış olsaydın ve tablo aynı olsaydı ilk asılan sen olurdun, kesin.

- Selçuk İnan, duran veya hareketli topa en iyi vuran Türk oyuncudur gözümde. Çok isterim bize versinler, ama sözleşme yenileyecek galiba.

- Kimse konuşmuyor ama Azeri kaleci inanılmaz konsantreydi ve müthiş bir performans ortaya koydu. Nelere yol açtığını biliyor mudur acaba?

- Maç topu, halı saha topları gibi eski ve koyu renkli görünüyordu. Saha ile birlikte seyir zevkimizi azalttı.

- Hamit'in direkten döndükten sonra 30 metre yükselen topuna ceza sahası ön çizgisinin hemen önünden kafa vurarak gol atmaya çalıştı Semih.

- Allahverdiyev...

- Hani milli maç arası gelince revire dönen veya seri mağlup olan takımlar sevinir ya. Milli oyuncular da kulüplerine döndüğü için seviniyorlardır. Yoksa bu haftasonu San Marino bile yenebilirdi bizi.

Hiç yorum yok: