"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

16 Mart 2010 Salı

Son dönem Galatasaray


Malum şartlardan dolayı ara vermiştik vermesine ama bir gözümüz de ekranın sol ya da sağ üst köşesinde. Maç saatinde 0-0 diye başlayan skor bildirmece her kaybolup geldiğinde "acaba kim attı golü"ye getiriyor kendini. İşte böyle bi maçtı son Galatasaray maçları. Skor takip etmece ve ligtv.com'dan gol izlemece.
Baros'un gol atması anlamlı, asıl anlamlı olan aslında sakatlık sonrası özgüvensiz durmaması. Top sürmeye çalışması, çalımlar denemesi ve çapraz koşuları eski Baros'un yakın tarihte vizyonda olacağının müjdecisi. Fakat Jo'nun kağıt üzerinde her ne kadar "olabilir" diye düşünülen sol kanat formasyonu ne yazık ki bir o kadar ümit kırıcı. Sağda Keita, Solda Dos Santos ile arkalarında Arda-Herhangi bir ön libero denemesi 2'li Jo-Baros arkasını ne kadar kollar soru işareti. Solda Arda göbekte Elano-Sarp(Topal) daha mantıklı gelse de aksayan sol arkayı, serbest oynamaya alışmış Arda ile kapatmak büyük riziko. En mantıklı görünen işin Rotasyona götüreleceği ve rakibe göre bir kadro çıkarılacağı. Ezbere ep aynı 11'in sahaya sürülmesi ismi büyük bazı isimleri küstürebilir.Geri dörtlü de ise daha önce Terim zamanında Felipe ile sağ taraftan denenmiş oyun kurma stratejisi Neill sağ bek iken uygulanabilir mi sorusunu sormaya yöneltti beni. Son gol de nitekim bu şekilde geldi. Keita'nın arkasını "pırpır" Sabri'dense defansif yönü kuvvetli, agresif ve ayaklarına daha hakim Neill'in doldurması daha akıllıca olur. Göbek defans ise 2 sene önceki şampiyonluğu getiren Servet ile Emrelere emanet etmek, gerekirse de Topal ile Neill ile görev vermek Sağa Sabri'yi koymak çok ta ütopik değil.
Caner, Kewell, Ufuk Ceylan gibi isimler de her daim 11'de kendini bulabilecek ve şans bulduklarında da "bunlar da nerden çıktı lan?" dedirtmeyecek isimler.
Galaasaray markası, kaliteli ayakları, neşesi ve arkadaşlığı ile ligin en iddialı şampiyonluk adayı gibi gözükmekle beraber, olası bir Beşiktaş şampiyonluğu canımı ne kadar sıksa da beni şaşırtmaz. Bir zamanların Juve si gibi huysuz, uyuz, 1-0 olsun bizim olsun mantığı ile futbol oynamaları her hafta bir maç daha az izlememe sebep oluyor.

Hiç yorum yok: