"Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet'in kağıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur." J. B. Priestley, The Good Companions, 1928

24 Ekim 2010 Pazar

Favoriymiş..

Gören de şu ana kadar bütün maçlarını kazanmış, Avrupa'da doludizgin gidiyor. Bırakın bu işleri. Konya'ya 4 atmakla mı favori olunuyor.

Efendi Olmak

Efendi olmak zordur, çünkü doğum anından itibaren aileden aldığınız terbiye, okulda öğrenilenler, hayatta öğrenilenler. Bir harman gerekir. Günün şanssız takımı Galatasaraydı. Ninag'ın sıfıra yakın pozisyondaki şutu dışında ciddi atağı olmayan fenerbahçe karşısında temposu düştüğü anlar dışında doğruları yapan Sarı-Kırmızılı takımdı. Volkan denilen adam ciddiye alınabilecek şutlar üstüne gelmese acaba o demeci verebilecek miydi. Ne demiş efendi olamamış Volkan "

"Yine bir beraberlikle karşı tarafı sevindirdik"

Volkan balık hafızalı bi adam , çok zeki değil biliyorum. Ama kendisine maçın özetini izlemesini tavsiye ediyorum. Acaba beraberliğe sevinmesi gereken kendisi olmasın. Bıraksın artık şu provakötöce davranışları.

13 Ekim 2010 Çarşamba

Aşağılık Kompleksi



Almanya maçından önce sürekli Mesut'un konuşulması bence tamamen bu sözlerle açıklanabilir. Mesut Özil, sırf babaannesi Zonguldak Devrek'te oturuyor diye veya sırf Türk ismi taşıyor diye Türk milli takımını seçmek zorunda mı? Hayır. Alman milli takımını seçti diye de bizim onun hakkında atıp tutmamız aptalca mı? Evet. Adam Alman milli takımında oynuyor. Yok bizde olsa Real Madrid'e gidemezdi, yok bize gol atınca sevinecek mi. Ulan sanane, banane. Alman milli takımında 10 küsür tane milli marşı okumayan adam var. Kim konuşuluyor bu kadar?

Bir de Mesut gol atınca sevinmedi diye onu takdir edenler var. Onların durumu da acı. Adamlar dalga geçer gibi top oynadı. Mesut aşırı rahat bir gol attı. Çoğu zaman olduğu gibi serinkanlıydı; hem golü attıktan sonra hem de maç içinde her topu ayağına alışında onca taraftar kendisini ıslıkladığında. Umrunda bile değildir bizim günlerce konu edindiğimiz şeyler. Üzerinde konuşması bile saçma çünkü... "Aferin sevinmedi!!" Eyvah bize...

Saygı gösteremiyoruz hazmedemediğimize. Mesela Serdar Taşçı Alman 21 yaş altı milli takımında kaptanlık yapıyor. Stuttgart'ta oynuyor diye mi gurur duyuyoruz onunla. O da Barcelona'ya gitse, ona da mı atıp tutacağız? Muhtemelen. Mustafa Doğan... Mesut'tan 5 kere daha Türk'tür, o da Alman milli takımını seçmedi mi? Şimdi napıyor Mustafa Doğan? NTVSpor'da yorumcu. "Bizim" milli takımı eleştiriyor. Oyuncular ruhsuz oynuyormuş falan. Yok artık... Kimse ona bok atmıyor?!



Sinan Bolat olayı da gündeme gelmeye başladı. Neden? Adam bir yerlere gelmek üzere. Sinan Belçika milli takımını seçerse ve bir de transfer olursa Avrupa'da sağlam bir kulübe, baltası elinde bekleyenler çoktur, konuşurlar hemen. Vatan haini olur bir anda, hem de Standart Liege'de oynuyorken kimsenin sallamadığı Sinan iken kendisi...

Samimiyetsiziz ve acınasıyız işte.

"One of the worst days of my career"



- Söz Hiddink'e ait. Azerbaycan Maçından sonra. "Kariyerimin en kötü günlerinen biri."

- Almanya maçından önce tüm g.tler tavan süpürmekte. 2 maçta 6 puan yaptık ya hani, o yüzden. Panzere koymaya gidiyoruz. Adamın bi yerinden kan alırlar böyle. Gazımız böyle demonstratif biçimde alınınca (Tabi basın da bu tarz durumlarda hep birine patlatmaya çalışır olayı sağolsun, kime çalışıyorlarsa artık. Ya da nasıl bir reyting anlayışıdır? Oyuncuları, antrenörü vs. asıp kesince mi izleneceksiniz ancak?) daha noluyor diyemeden Azeriler de gelişine vurdu voleyi. Maça tekrar döneceğim.

- Garip bir mentalite bizdeki. Ben ne Almanya maçından önce çok umutluydum, ne de Azerbaycan maçından sonra bu kadar umutsuzum. Almanya maçından önce çok da iyi oynamadan aldığımız 6 puan vardı. Azerbaycan maçında da gayet iyi organize olduğumuz bir gol öncesi dönem vardı (Tabi başta defansif konsantrasyon kayıplarımız göz ardı edilemezdi.). Tam burda Rıdvan abimiz üzerinden hemen tüm sp(k)or yazarlarına söylemek istiyorum: İlk yarıda Hamit'in, Gökhan'ın, Semih'in girdiği pozisyonlarda harika paslaşma vs. dediniz, haklıydınız. Selçuk'un ve Hamit'in enfes şutları da girmedi, üstüne bir de gol yedik, hemen döndünüz. Hayırdır? Herkes o sahada o kadar uğraşıp, aynı pozisyonda uyumayı başarabilen 4 oyuncu (Hakan, Emre, yanlış hatırlamıyosam Hamit ve Volkan) yüzünden komik bir gol yedikten sonra çeviremediler maçı diye ne Hiddink kaldı ne oyuncuların biri. Herkes herkesi asabilir artık. Yazın, çizin, kovun, başkasını getirin, küfredin, lanet edin... Ama olur da 2012'ye gidersek en önde sevinen siz olun. Hiddink büyük hoca deyin, tıpkı ilk geldiğinde dediğiniz gibi "kurt hoca, süper olacağız, şampiyonluğun adayıyız" deyin. pefff...


- Azerbaycan maçındaki kadro, sırt numaraları olarak benim kafamdaki milli takım ideal kadrosudur. (14 numaralı Özer yerine Arda'yı koyunca tamam.). Elbette Semih-Mevlüt, Volkan-Onur, Tuncay-Volkan Şen, Balta-İsmail alternatifleri tartışılır; ancak, milli takımda bu oyunculardan iyi performans göstereceklerine şu dönem için inanmıyorum ben de.

- Arda, sen neymişsin be abi. Ne Galatasaray'ın ne milli takımın tadı tuzu kalmamış sensiz. Gerçi sakatlığın iyisi olmaz da, belki de hayırlı oldu bu olay. Sen şu 2 maçta oynamış olsaydın ve tablo aynı olsaydı ilk asılan sen olurdun, kesin.

- Selçuk İnan, duran veya hareketli topa en iyi vuran Türk oyuncudur gözümde. Çok isterim bize versinler, ama sözleşme yenileyecek galiba.

- Kimse konuşmuyor ama Azeri kaleci inanılmaz konsantreydi ve müthiş bir performans ortaya koydu. Nelere yol açtığını biliyor mudur acaba?

- Maç topu, halı saha topları gibi eski ve koyu renkli görünüyordu. Saha ile birlikte seyir zevkimizi azalttı.

- Hamit'in direkten döndükten sonra 30 metre yükselen topuna ceza sahası ön çizgisinin hemen önünden kafa vurarak gol atmaya çalıştı Semih.

- Allahverdiyev...

- Hani milli maç arası gelince revire dönen veya seri mağlup olan takımlar sevinir ya. Milli oyuncular da kulüplerine döndüğü için seviniyorlardır. Yoksa bu haftasonu San Marino bile yenebilirdi bizi.

2 Ekim 2010 Cumartesi

Goztepe ilce olmamali!!!


Su an Goztepe'nin taraftar forumlari, haberlesme gruplarinda, bu konu tartisiliyor,

bu konu hakkinda ilk duydugum andan itibaren,
sahsimda negatif bir izlenim biraktigini belirtmek isterim,

Biz Izmir'iz, Izmirliyiz Goztepeliyiz, tam 35 sloganlari ile var olan, sehir
disinda, uzaklardaki Izmirlileri, bu sayede yillar oncesinden tek cati altina
toplamayi basarmis bir Goztepeyiz ve bu Goztepe'nin ayrica bir ilce olmasi,
yakin gelecekte, bizi bir ilce kulubu haline getirip, Izmir hatta ege genelinden
gonuldas kazandirma yolunda onemli bir engel olarak karsimiza cikabilir.

Kulaga hos geliyor olabilir ama bunun her yonuyle iyice dusunulmesi de gerekli,
korkum su ki, bu yolla, icimizde keseke zihniyetine benzer bir virus
yayilabilir..

Gectigimiz donemlerde yaptigimiz tartismalarda, semtcilik mikro milletciliginden
cekmedik mi ? Ilce olduktan sonra, icimizdeki bolunmenin de
keskinlesebilecegi korkusu da yok degil..Sahilciler yani Goztepe ilcesindekiler
kapaliya, ic kesimler aciga, bu da dahihane bir cozum mu olacak?

Ayri bir belediyemiz olur ve bu sayede sportif anlamda daha genis destek buluruz
denmis..Futbolun icinde belediyelerin olmasina sahsen karsiyim, futbol artik bir
endustridir , belediyeler bu isin icinde hic olmamalidir,belediyelerin destegini
futbol disindaki amator branslara cekmek asil uzerinde calisilmasi gereken konu
diye dusunuyorum..

Konak'i , Izmir in genelini daha fazla sahiplenmenin yollari tartisilmaliyken,
bolunme muhabbetlerinin baslamasi, beni gercekten rahatsiz etti..

Herkese iyi haftasonlari..